Yazara Gore Listeleme

  • Ömer Fikret Oyal
    bilgisayar sesi mp3 - Türkçe
    19 Ayrım
    378,00 MB
    Eser Türü: Kitap
    Ferahlık Ânına Övgü, içlerindeki çaresiz ve suçlu hisseden çocukla baş edemeyen ve bu dünyada kendilerine basacak bir zemin bulamayan iki yetişkin adamın bir tekkede yollarının kesişme hikâyesini ironik ve çarpıcı bir dille anlatıyor. Tamer Rönesans hayranı, kendini bir türlü istediği gibi var edememiş bir ressamdır. Geçim sıkıntısı çektiği günlerde Mukayeseli Tasavvuf İncelemeleri Vakfı’nın tezyinat işlerini alınca kendini bir anda şeyhin huzurunda buluverir. Ayrıca orada tanıştığı, dergâhın birkaç yıllık müridi doktor Kerem’le ayakları aslında uzak bir geçmişe de basmaktadır. Ama ayaklarımızı hissetmiyorsak, nereye bastığımızın ne önemi var ki? “Kimi zaman belirsiz karşılaşmaların kaderin işi olduğu söylenir. Öte yandan nerede kaderden ve insan özgürlüğünden konuşuluyorsa orada şeytanın zillerini şıngırdatarak, ayaklarını ardı ardına asfalta vurarak zıpladığı da söylenir.” Ömer F. Oyal insan nefsinin zalimliğini, kendini değiştirmenin gayret, çırpınış ve dalgalanma içinde, tek başına gerçekleştiğini anlattığı bu romanında özgürlük ve sorumluluk sorunlarını irdelerken, kime yazıldığı belli olmayan mektuplar gibi, hepimizin kucağına cevapsız, lezzeti buruk sorular bırakıyor.
  • Ömer Fikret Oyal
    bilgisayar sesi mp3 - Türkçe
    62 Ayrım
    516,10 MB
    Eser Türü: Kitap
    Gecelerin En Güzeli, Ömer F. Oyal’den Caday Taşı efsanesini merkezine alarak uzak geçmiş ve şimdi arasında zaman içinde yüzen ve her şeyi ters yüz eden bir roman… Gelenek, kırılma, süreklilik ve kopuş hem benzersizliği içinde hem de düşük insanlık halleri üzerinden ustalıkla anlatılıyor. “En kötüsü de soğukla kaynaşmış korku. Donduran korku, esrarlı mağaralardan mızraklı karanlık ordular gibi fırlayıp zaman denilen hayali sonsuz bir âna dönüştürür. Bu sonsuzca donmuş an parçası bütün evrenin biricik gerçeği, çıkışsız cehennemi kesilerek her şeyin üzerini kendi renksiz dokusuyla kaplayıverir. Yaratılış diğer bir kutba kendisinin tam aksi bir kutba doğru büzülüvermiştir sanki. Bir ruhun hiç ile yüz yüze olduğunu fark etmesi, cehennemin kapısından bakmasından çok daha dehşet verici. Cehennem hiç değildir çünkü. Hiçliğe nazaran umut doludur. Hiç, bir ceza da değildir. Arkasından gelebilecek başka hiçbir sıfatı peşine takmaz. Korku ‘hiç’in görünmez kıvılcımının yüzünüze sıçrayıvermesidir ve o yüzden üşütür zaten.” (Tanıtım Bülteninden)