Yazara Gore Listeleme

  • Bilge Karasu
    insan sesi mp3 - Türkçe
    9 Ayrım
    264,65 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Harika Lafçıoğlu
    Bilge Karasu'nun yapıtı toplam 11 kitaplık bir külliyat oluşturuyor. 1991'de ilk olarak Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı'nı yayımlamıştık Bilge Karasu'dan. Yazılış olarak yazarın ikinci kitabı olan Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı, Bilge Karasu'ya başlamak için ilk sıradaki önerimizdir. Kitabın 1971'de Sait Faik Hikaye Armğanı'nı aldığını da söylemeliyiz. "Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı'nda baskı, bir dış etken, insan eliyle oluşturulduğunda ne denli bilinse de bir tür kıran gibi ortaya çıkar.. İnsan içerikleri, toplumdan topluma, dönemden döneme, çağdan çağa değişebiliyor. Bunların taşıdığı değerin saltık değil göreli olduğu, 'Ada' ve 'Tepe' öykülerinden oluşan Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı'nda sürekli olarak altı çizilen bir düşünce. 'Dutlar' ise Bizans'taki baskı ortamının çağdaş zaman dilimi içinde, iki ayrı zaman noktasında yeniden öykülenişi. 'Ada' ve 'Tepe'nin yazarı olarak Bilge Karasu'nun, dolaylı-dolaysız yoldan tanıklık ettiği bu yeni baskı dönemi sonunda, inanç konusunda bir karara varması, kendi öykülerini de karara bağlayışının öyküsü..." Ülker Gökberk
  • Bilge Karasu
    insan sesi mp3 - Türkçe
    6 Ayrım
    151,74 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Konçuy Orbay
    "Yazmasaydım unutup gidecektim belki, çoğunu. Oysa şimdi geviş getirip duruyorum. Şu 'aracı olmak', 'araç olmak', 'bir oyunun taşı, ya da taşları olmak' Ölümden de kaygılandırıcı olan, dönülmez olan durum, bu muydu acaba?"
  • Bilge Karasu
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    7,31 MB
    Eser Türü: Kitap
    "Oyun üzerine ne biliyorsam ondan öğrenmiştim. Ustam karşımda duruyordu. Ama oyunun oynanması üzerine bilgi vermemişti. Satranca çok benzeyen bu oyunda taşların, yani bizlerin adı, satrançtaki gibiydi, kurallar hemen hemen aynıydı. Bir iki noktada satrançtan ayrılınıyordu. O noktalırı da başkan anlatmıştı bu sabah. Ne ki, satranç oynamasını bilip bimediğimi kimse sormamıştı. Morların bilmesi gereksizdi zaten. Bir zamanlar biraz oynamış olduğum yiçin, oyunu bilmiyorum diyerek işin içinden sıyrılmağa da kalkışmamıştım. Oynamak istemiştim, başından beri, onu gördüğümden, oyuna katılıp katılmayacağımı soruşundan beri...
  • Bilge Karasu
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    265,46 KB
    Eser Türü: Kitap
    Bilge Karasu'nun yapıtı toplam 11 kitaplık bir külliyat oluşturuyor. 1991'de ilk olarak Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı'nı yayımlamıştık Bilge Karasu'dan. Yazılış olarak yazarın ikinci kitabı olan Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı, Bilge Karasu'ya başlamak için ilk sıradaki önerimizdir. Kitabın 1971'de Sait Faik Hikaye Armğanı'nı aldığını da söylemeliyiz. "Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı'nda baskı, bir dış etken, insan eliyle oluşturulduğunda ne denli bilinse de bir tür kıran gibi ortaya çıkar.. İnsan içerikleri, toplumdan topluma, dönemden döneme, çağdan çağa değişebiliyor. Bunların taşıdığı değerin saltık değil göreli olduğu, 'Ada' ve 'Tepe' öykülerinden oluşan Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı'nda sürekli olarak altı çizilen bir düşünce. 'Dutlar' ise Bizans'taki baskı ortamının çağdaş zaman dilimi içinde, iki ayrı zaman noktasında yeniden öykülenişi. 'Ada' ve 'Tepe'nin yazarı olarak Bilge Karasu'nun, dolaylı-dolaysız yoldan tanıklık ettiği bu yeni baskı dönemi sonunda, inanç konusunda bir karara varması, kendi öykülerini de karara bağlayışının öyküsü..."
  • Bilge Karasu
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    422,00 KB
    Eser Türü: Kitap
    "Önceleri, bildiklerini-günün birinde resim yapacağını düşünmeden görüp öğrendiklerini-çizmişti. İşin, eksizisiz bir at, bir boğa çizmek olduğunu düşünmüş, kaç kez, duvardan çıkıveren, yanına gelen hayvanlarla koşmuştu düşünde. Sonra bakmanın yetmediğini öğrenmiş, kovalayanlara kovalananların (ister insan, ister hayvan olsun) bağırmasına, böğürmesine kulak vermek, bu seslere, bu ölülere eliyle, gözü kulağıyla dokunmak, koşanlarla birlikte terlemek, yara alanlarla birlikte kanamak gerektiğini anlamış, bu sesleri, bu terleri kanları eklemişti yaptığı resimlere. Daha sonra bunların da yetmediğini öğrenmişti.."
  • Bilge Karasu
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    574,50 KB
    Eser Türü: Kitap
    "...Konuştuklarımız başlangıçta her zamanki gibiydi, birbirimizi kavrıyorduk, ele geçiriyorduk, sonra sonra işin can damarına geldik. Durdum. Benden söz açmıştı, beni bulmaktan... Durdum. Sen zaten arıyordun dedim, bir şeyler arıyordun dedim, onları bulmağa hazırdın dedim, o zaman karşına ben çıktım, hazırdın bulmağa, bende buldun o aradığını, bende görmek istediğin, bulduğun şeyleri bulmağa hazırdın... İpi uzatmıştım, elimdeydi, çekişine göre ya düğümü sağlamlaştıracak ya da çözecekti. Bekliyordum. Başını salladı. Bekliyordum..."
  • Bilge Karasu
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    308,50 KB
    Eser Türü: Kitap
    "İstediğim, denizi yazmak. Zümrütlerin, gökyakutların sabrını; ağaçların tarihsizliğini...Bir tek kıyısını kavrayabildiğimiz, anlamını ancak bir tek kıyısıyla kurduğumuz denizin öyküleri yoktur bir kara adamı için. Yolculuklara, ister gerçek ister düşsel olsunlar, yakıştırdığımız son, öbür kıyıda bitse bile, deniz gene tek kıyılıdır, üzerinde yaşayıp çalışan biri olmadıkça. Deniz, kara adamının yalnız sınırlarını kaldırışı değil, sınır düşüncesini içinden çıkarıp atıvermesidir. Her şeyin bir aradalığının bir yerde başlaması ya da bitmesidir. İstediğim, denizi yazmaktı. Her şeyin bir aradalığına yenik düşeceğimi bile bile."
  • Bilge Karasu
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    1,06 MB
    Eser Türü: Kitap
  • Bilge Karasu
    insan sesi mp3 - Türkçe
    16 Ayrım
    251 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Halime Erden
    Öteki Metinler Bilge Karasu'nun, otuz yıla yayılmış bir dönemde ürettiği ve çoğunu yaşarken yayımlamamış olduğu düşünsel/kuramsal ağırlıklı denemelerini, metinlerini, bunlarla birlikte okunabilecek notları ve okunmasında sakınca bulmadığını belirttiği günlüklerinden seçmeleri kapsıyor. Füsun Akatlı'nın yayıma hazırladığı bu metinlerde ağırlık kazanan "öteki" kavramına neden önem verdiğini Karasu şöyle anlatıyor: "Yirminci yüzyıl, ondokuzuncu yüzyılın kalıtını yüklenirken, geçmişin yanlışlarını bulup göstermiş, eleştirmiş, 'tanıma'yı, tanımanın yollarını yeniden düşünmeğe, irdelemeğe çalışmış pek çok insanın konuşup yazdığı bir yüzyıl olmasına olmuştur ama, ne yazık ki, bu son yıllarına varasıya 'öteki'ne karşı davranışın en acımasız, en kanlı, en çılgınca örneklerini art arda sergilemekten başka bir şey yapamamış görünüyor. 'Gelişen teknoloji', en yararlı göründüğü alanlarda bile, ötekini ezmenin, ona usa sığmaz acılar vermenin bir başka adı olabiliyor. Bu yazılarda, anlamağa çalışmaktan başka bir şey yapmıyorum. 'Beriki' de, 'öteki' de benim, biziz, hepimiziz. 'Biz'i anlamağa çalışıyorum. 'Biz'i 'öteki'nden ayıran durumu anlamağa çalışıyorum. O kadar."
  • Bilge Karasu
    insan sesi mp3 - Türkçe
    48 Ayrım
    507 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Nazım Can Okar
    Sunuş, Serdar Soydan, s. 9-12. Yön veren, ışık tutan tek bir satırın borcudur bazen aylarca süren bir araştırma. Bazen çok daha azı, çok daha fazlasıyla yola koyulma gücünü bulurum kendimde. Bilge Karasu'nun ilk dönem yazılarını toplamaya girişmem de benzer bir arzudan doğdu. Öteki Metinler'le başlayan paylaşımımız, Metis Yayınları tarafından titizlikle hazırlanan on bir cilde yayılmış Bilge Karasu metinleri tüm çetin cevizliklerine, hatta ketumluklarına rağmen hayatımın çeşitli aşamalarında yol göstericim olmuştu. Bir gün, nereden, nasıl öğrenmiştim, hatırlamıyorum, Bilge Karasu'nun dergilerde, gazetelerde kalmış yazıları olduğunu öğrendim. Bu yazıların varlığından haberdar olmamla bu yazıları toplamaya girişmemin arası adeta yok gibidir. 2007 yılının yazında, metinlerin metinlere yönlendirdiği üç aylık bir süreç sonunda, koltuğumun altında çok sayıda metinle Metis Yayınları'nın yolunu tuttum. Bulduğum metinleri türlere göre sınıflandırmış, farklı dosyalar oluşturmuştum. Devamını görmek için bkz. Sonsöz Yerine, Enis Batur, s. 251-253 Kendisi, sağlığında, kesin ve tartışmaya kapalı bir çerçeve çizip bırakmamışsa, bir yazarın yapıtının sınırını tayin etmek güçtür. Birden fazla örnek-durum bağlamında, birden fazla yazımda "vasiyet" sorunları üzerinde oyalandım bugüne dek; yayıncılık uğraşı beni çözümüne önceden hazırlanmadığım düğümlerle karşılaştırdı – anlayabildiğim, genel kurallar oluşturulamadığı, bir de hukuk ile etiğin her zaman örtüşmediğidir: Her defasında, yapıtın sınırı, sınırları sorumluluk üstlenecek olanları terletecektir. Altın durum, sözgelimi Oktay Rifat'ınkiydi: Yayımladığı kitaplar dışında tek bir satır, karalama sayfası, taslak notu, yarıda kalmış ya da bitmemiş ürün bırakmadı arkasında; her şeyi yaşarken "temiz"lemiş, izleri yoketmişti. İkilemlere, şüphelere meydan vermeyen böylesine hazırlıklarla sık karşılaşıldığı söylenemez gene de: Çoğunlukla, çekip giden bir yazar, ardındakilere sorunlar devreder.

Sayfalar