Yazara Gore Listeleme

  • J. M. Coetzee
    insan sesi mp3 - Türkçe
    19 Ayrım
    307,09 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Karşıyaka Belediyesi Görme Engelliler Kütüphanesi
    J.M.Coetzee’nin en gerçekçi, en beğenilen romanlarından olan Demir Çağı, kanserden ölmek üzere olan yaşlı bir profesör kadının Güney Afrika’daki hayata dayanamayıp Amerika’ya kaçmış̧ ve orada kendine bir aile kurmuş̧ olan kızına yazdığı veda mektubuyla başlayıp ilerler. Doktorunun koyduğu teşhisi kabullenen Mrs. Curren evine döndüğünde yandaki çıkmaz sokağın dibine yerleşmiş̧ bir evsizle karşılaşır; yalnız yaşamında tek yoldaşı, artan öfkesini ve umutsuzluğunu itiraf edebileceği tek kişi, bir gün kapısının önünde beliren bu evsiz, alkolik adam olur. Mrs. Curren’ın siyahi hizmetçisinin ergenlik çağındaki oğlu Bheki'nin vahşice öldürülmesi, siyahların yakılan kasabaları, katledilen gençleri ve Vercueil'in hayalet gibi varlığı, profesörün azalan günlerinin duygu kutupları haline gelir. Irk ayrımcılığının yalanlarına ve acımasızlığına karşı çıkmış̧, ancak gerçek dehşetinden yalıtılmış̧ bir şekilde yaşamış̧ olan Mrs. Curren, ırkçılığın ve şiddetin harap ettiği bir ülkede yaşanan sosyal ve siyasi trajedinin, haksızlıkların, acımasızlığın etkilediği, bunlara isyan eden beyazlardan biridir. Zekice kurgulanmış̧ ve metaforların yankılandığı Demir Çağı, yayımlandığı yıldan beri Güney Afrika ırkçılığına ilişkin en çarpıcı edebiyat eserlerinden biri olmaya devam etmektedir. “Coetzee zamanımızın en büyük yazarlarından biri... Demir Çağı gergin, ironik, kederli ve de şaşırtıcı.” Los Angeles Times “Parlak bir yazardan olağanüstü̈ bir eser.” The Wall Street Journal
  • J. M. Coetzee
    insan sesi mp3 - Türkçe
    31 Ayrım
    417,20 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Ebru Latifoğlu
    Okyanusu aşan uzun bir deniz yolculuğunun sonunda bir adamla bir çocuğun bulunduğu gemi karaya yanaşır. Çocuğun, yani David’in annesi kayıplara karışmıştır ve gemide tanıştığı Simon ona sahip çıkarak sorumluluğunu üzerine alır. Ayak bastıkları bu yeni ülkede onlara yeni bir isim, yeni doğum günleri ve yeni bir hayat verilir. Bu iki yabancı tanımadıkları, gelenekleri ve dili hakkında hiçbir şey bilmedikleri bu ülkede David’in hiç hatırlamadığı annesini aramaya koyulurlar. Zira Simon onu görür görmez tanıyacaklarından emindir… Geneli diyaloglardan oluşan bu alegorik ve tekinsiz roman okurlara tam bir edebiyat şöleni sunuyor. Üçlemenin ilk kitabı İsa’nın Çocukluğu’nda çağımızın en büyük yazarlarından J.M. Coetzee, Kafka ve Beckett gibi ustaları aratmayacak bir cesaret ve yaratıcılıkla köksüzlük, yersiz yurtsuzluk gibi günümüze özgü temaları ele alıyor. “İsa’nın Çocukluğu bizi hem gizemli hem de düşsel bir diyara götürüyor… Anlam arayışına dair Kafkaesk bir mesel anlatıyor.” Joyce Carol Oates “Her zamanki gibi J.M. Coetzee tüm kategorilerin elinden ustalıkla kurtulmayı başarıyor… Bu duru, veciz ve şaşırtıcı ölçüde nükteli hikâye imgeleminizde kök salıyor.” Boyd Tonkin #yolculuk #yersizyurtsuzluk #köksüzlük #mesel #anneoğulilişkisi #ebeveynolmak #isa #ailekurumu #distopya
  • J. M. Coetzee
    insan sesi mp3 - Türkçe
    18 Ayrım
    687,29 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: mehtap tolu
    J.M. Coetzee, 1999 Booker Roman Ödülü'nü alan etkileyici romanı Utanç'ta şiddetli, yoğun bir dönüşüm geçirmekte olan bir toplumun, yeni Güney Afrika'nın öyküsünü anlatıyor. İki kez evlenip boşanmış, bir kız babası olan, elli iki yaşındaki Profesör Lurie'nin öyküsünde, hem siyasal hem de kişisel dönüşümler, değişimler yaşayan sancılı bir toplumun insanını tanıtıyor. Bir kız öğrencisiyle girdiği ilişki sonucu okulundan ayrılmak zorunda kalan Profesör Lurie'yi arkadaşları dışlıyor, eski karısı da alaya alıyor. Lurie, kızı Lucy'nin çiftliğine sığınıyor, elinde kalan tek insancıl ilişki kızı ile olanıdır. Lucy'nin koşullarına ve ırk ayrımının yeni boyutlar aldığı bir topluma uyum sağlamak yolunda inançsızca sürdürdüğü çabaları, bir öğle sonrası kızıyla birlikte yaşadığı vahşi bir saldırıyla kesintiye uğruyor. Acımasız bir dürüstlükle yazan J.M. Coetzee, okura yumuşak bir roman sunmuyor, sert bir öykü anlatıyor, ama güçlü ve inanılmaz güzellikte, hem keyifli, hem kasvetli bir öykü. Baştan sona gereksiz tek bir sözcük ya da cümle içermeyen Utanç, Profesör David Lurie'nin düşüşünü anlatırken, daha ilk satırından kıskıvrak yakalıyor okuru. Lurie'nin kişisel öyküsüyle Güney Afrika'nın öyküsü iç içe geçiyor; beyazıyla siyahıyla bütün Afrikalıların uydukları kuralların tümü tersine dönüyor, çarpıtılıyor. Utanç, aslında insan olmanın ne anlama geldiğini araştırıyor. J.M. Coetzee, insanın içine işleyen gerçekleri yalın ama vurucu bir üslupla dile getirirken yaşayan en iyi romancılardan biri olmayı da hak ediyor.