Yazara Gore Listeleme

  • Margit Schreiner
    insan sesi mp3 - Türkçe
    16 Ayrım
    234,79 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Sevgi Gezergen
    Yirmi yıllık evlilikten sonra Resi –Marie Thérèse olan daha şık çift adını kullanmakta ısrarcıdır artık– oğlunu da yanına alarak kocası Franz’ı terk eder. Öncesinde işten çıkarılan koca, aile için kendi elleriyle bir ev inşa etmiştir. Boş odalarının tekinsiz sessizliğine gömüldüğü büyük evde Franz şimdi sızlanarak içer. Mutfaktaki önlüğünü bir kenara fırlatan kadın adımını evden dışarı atmıştır, kocaysa kırgınlığını, küskünlüğünü, öfkesini büyüterek Marie Thérèse’e kinlenir: mizojiniyle sanatsal sanrılar arasında gidip gelen, kaba sözlere evrilen eril bir monolog, çelişkilerle ve intikam planıyla dolu, sonun başlangıcı olacak paramparça bir veda mektubu dökülür ağzından. Margit Schreiner, “Sevmek Dedikleri” kitabının ardından “Ayrılık Üçlemesi”nin ikinci kitabı olan “Ev, Kadınlar, Seks” ile kuvvetli bir yazınsal dil ve ton tutturmakla kalmıyor, bugünlerde okunabilecek en eğlenceli ve ilgi çekici cinsiyet çalışmasını da roman sanatına kazandırıyor. “Soğukkanlı ve cesurca sahnelenen bağlanma ve baştan çıkarma hayalleri, ölümcül karşılaşmalar: (…) Roald Dahl dokunuşu barındıran ve sık sık Robert Gernhardt’ın kalemini andıran, Avusturya kültürüne uyarlanmış iyi bir karışım.” Volker Hage, Die Zeit “Anlatıcının, karısı ondan kaçtıktan sonra eril gevezelikleriyle kendini ele verdiği incelikli bir karakter metni – kurnaz bir evlilik romanı.” Neue Zürcher Zeitung “Zeki bir kitap, çok inandırıcı, sanatsal bir dil – son derece önemli bir yazar olduğunu düşünüyorum.” Marcel Reich-Ranicki, Das Literarische Quartett “Sözel cinnet 200 sayfadan fazla sürüyor, kadınlar ‘kendi hatası’, ‘oh olsun’ derken erkekler kader arkadaşlarıyla dayanışma içinde olacak, ta ki siyaseten evcilleştirilmiş, duygu dünyası çarpık bir adamın belki de asla yazamayacağı öfkeli bir karakter romanını bir kadının yazdığını anlayana dek .” Henryk Broder, Der Spiegel “Hastasın sen. Yani, böyle yüzüne karşı söylemeyi hiç istemezdim ama aslında çoktandır bunun farkındayım
  • Margit Schreiner
    insan sesi mp3 - Türkçe
    11 Ayrım
    251,93 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Sevgi Gezergen
    Margit Schreiner’in daha önce yayımladığımız Sevmek Dedikleri ve Ev, Kadınlar, Seks. kitaplarının ardından Çıplak Babalar ile “Ayrılık Üçlemesi” tamamlanıyor. Kızın babaya olan sevgisinin dokunaklı öyküsü Çıplak Babalar’da, orta yaşlarındaki anlatıcı çocukluk yıllarıyla bugünü arasında usulca salınarak bilincin sınırlarında geziniyor; şimdi Alzheimer hastası olmuş, zihni karışmış bir halde ölüme yaklaşan, çocukluğunun mükemmel babasına kendine özgü, soğukkanlı ve içten bir saygı duruşunda bulunuyor. Margit Schreiner, bu minimalist ve parçalı romanıyla okurda gömülü kalmış anıları, özellikle de varoluşun küçük, neredeyse unutulmuş çekirdeğinde saklanabilen anıları harekete geçiriyor. “Bu anlatıcı elbette acıma duygusundan yoksun olduğu için değil, bedensel çöküşü de dile getirme ve uzun ölümü her anlamda algılama –onunla yüzleşme ve nihai gerçekliğini tanıma– arzusunda direnebilmek için acımasızdır.” Literatur und Kritik “Bilinçli olarak duygulardan arınmış, asla ayrıntıya girmeyen bir anlatım biçimi.” Tilman Spreckelsen, Frankfurter Allgemeine Zeitung “Schreiner’in romanının güzel yanı, değer yargılarının ötesinde bir dinginlikle bize kendi yaşamımıza bakmayı öğretmesi. Sadece algılıyor ve bu kabulle dünyanın gerçek zenginliğini keşfediyor.” Berliner Morgenpost “Avusturya edebiyatında pek az görülen virtüözce, çok hüzünlü ve komik, sözdizimi karmaşık ve müzikal bir eser.” Karl-Markus Gauß, Die Rampe
  • Margit Schreiner
    bilgisayar sesi mp3 - Türkçe
    9 Ayrım
    145,75 MB
    Eser Türü: Kitap
    Sevmek Dedikleri “Sonunda öldürürüz annelerimizi çünkü artık yalan söylemek istemeyiz.” Avusturyalı yazar Margit Schreiner’in “Ayrılık Üçlemesi”nin Türkçede ilk kitabı –Almanca aslında son kitabı– olan Sevmek Dedikleri; birinci tekil anlatıcının yaşamını herkesten fazla şekillendiren seksen üç yaşındaki annesini bakımevine yatırıp onunla vedalaştığı son günlerini dokunaklı bir dille anlattığı uzun “Ölüm” öyküsüyle başlıyor. Anlatıcı ikinci öyküde, insanın sonsuz sevgi hayaliyle yüzleştiği bir “Düğün” kurguluyor; son öyküde, kızını dünyaya getirdiği sancılı “Doğum”un bedeninde ve belleğinde bıraktığı izle, bu kez anne oluşuyla yeni bir başlangıcı betimliyor. “Sevmek Dedikleri”, birbirine bağlanan üç öyküden oluşan, doğum ve ölümün, bitimsiz çelişkilerle dolu anne-kız ilişkisinin, sevgi özleminin ve sevginin imkânsızlığının sarmal yapısı üstüne çarpıcı biçimde adaletsiz, iğneleyici, acımasız bir monolog. “Derler ki insan hayatta ilk nasıl sevildiyse öyle sever. Her yerde okuyabilirsiniz. Bütün ikilem de bununla başlar zaten. Daha doğrusu doğumla.” “Bazı giriş cümleleri unutulmazdır. (…) Margit Schreiner’in zekice yazılmış metninin çok büyük bir ayrıcalığı var: Tabuları yıkmıyor, şakacı bir üslupla ayağa kaldırıyor.” Ulrich Weinzierl, Die Literarische Welt “Schreiner, yurttaşı Thomas Bernhard’ın verip veriştirdiği öfkeli tiratlarından bu yana en kara mizahı yapıyor.” Melanie Weidemüller, Deutschlandfunk
  • Margit Schreiner
    bilgisayar sesi mp3 - Türkçe
    10 Ayrım
    261,23 MB
    Eser Türü: Kitap
    Arkadaşlarıyla birlikte, medeniyetten uzak ıssız bir adada tatil yapmayı planlayan orta yaşı çoktan geride bırakmış bir çift, yola çıkmadan hemen önce Sarah’nın kapılarında belirmesiyle şaşkına döner. Anne babasını uzun yıllardır tanıdıkları bu genç kız, adada anlatıcı ve kocasına eşlik eder. Sarah, bu sakin ama gergin günlerin birinde, beklenmedik bir biçimde, günlüğünü anlatıcıya gösterdiğinde trajik geçmişi ortaya çıkar. Bu geçmişle hesaplaşması gereken sadece o değildir artık... Eserleri çeşitli dillere çevrilen, Avusturyalı ödüllü yazar Margit Schreiner’den, keder, zaman ve varoluşun sorumluluğu üzerine akıllardan çıkmayacak bir anlatı. Ertesi sabah zaman devrilmeye başladı. Az önce sonsuz gibi görünen zaman artık sınırlıydı. Adada sadece üç günümüz kalmıştı! Artık hayal kurmaya, uzun uzun düşünmeye, karar alacağımız birtakım konuşmalar yapmaya, yazmaya başlamaya zaman yoktu, nihayet bir kez olsun eski koyun ağılında gecelemeye ya da adanın güney ucundaki marinaya yürüyerek gitmeye yine zaman yoktu. Adaçayı toplayıp kurutmaya, evde salamura yapmak için tepedeki zeytinlikten zeytin toplamaya ya da denizden çıkan kütüğü boyamaya bile zaman yoktu. Zaman darlığından felce uğramış gibiydim. Sarah’nın günlüğü komodinimin üzerinde duruyordu. (Tanıtım Bülteninden)