Yazara Gore Listeleme

  • Pelin Buzluk
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    172,52 KB
    Eser Türü: Kitap
    Balkonlarda bu çiçekler, ayakta tutuyor direncimizi. Bütün binalar griye boyandı, bir-iki şaşkın leke: çiçekler. Renklerin halkı isyana ittiği kanıtlanmış. (Nasıl?) Bir adım öne çıkan cesur balkonların bağrında inatçı, rengârenk kokular şimdi. İç odaların gizinde mahzun, renkli kuşlar. İrili ufaklı. Bir misafirlikte banyoyu ararken yolunuza çıkan. Tavuslar, altın sülünler, çinteler, sakalar... Gündelik yaşamın gözden kaçmış ayrıntıları, başımızı çevirip bir türlü bakmayı akıl etmediğimiz insanlar, eşya ve insanı hep derin bir hayrete düşüren coğrafya... Buzluk, bu kitabında yer alan öykülerinde bir yandan ilk öykülerinin ele avuca sığmaz yaratıcılığını sürdürüyor, bir yandan da Doğu masallarından, söylencelerinden getirdiği dille anlatım biçimini zenginleştiriyor.
  • Pelin Buzluk
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    160,42 KB
    Eser Türü: Kitap
    Uysal bir karanlık yürüyor gözlerime. Güneş tutuluyor Emir. Çocukların sevinç çığlıklarını duyuyorum. Uykuda olmasan, gelip sen de izler miydin? Elimden tutup beni bir gölgeye çekerdin. Ben, bir gölge, ancak bir başka gölgede gizlenirdim. Yıllardır gizlediğim ne varsa, oracıkta anlatırdım sana. Ama kurtulacağım bu koşudan, sana söz, sağ çıkacağım. Her şey gibi bunu da anlatacağım sana. Cam isleyen çocuklardan, dökülmüş dişlerini satmak isteyen bunağa dek... "Deli bal, kitaptaki hiçbir öykünün adı değil. Öykülerin ortak atmosferinin adı. Deli bal, Karadeniz'de üretilen bir bal. Vahşi kestane çiçeklerinden ve orman gülü gibi başka vahşi bitkilerden beslenen arılardan sağılan bir bal. Çok az yenmesi gerekiyor; ancak çok az yendiğinde faydalı, ölçüyü kaçırdığınızda delirttiği söyleniyor. Kitap hem hacmi hem de içeriğiyle böylesi bir çağrışım yaptı. Okura bir uyarı belki," diyor Pelin Buzluk kitabını anlatırken. Ona göre öyküde ne söylendiği kadar, ne söylenmediği de önemli: "Öykü söylemediklerinizle, eksik bıraktıklarınızla da yazılıyor. Yazarken eşzamanlı olarak okuru da olduğunuz bir tür. Hangi noktaya ulaşacağını bilemeyebilirsiniz. Bu nedenle sürekli heyecan veriyor."
  • Pelin Buzluk
    insan sesi mp3 - Türkçe
    6 Ayrım
    220,53 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Okşan Aybaş
    Balkonlarda bu çiçekler, ayakta tutuyor direncimizi. Bütün binalar griye boyandı, bir-iki şaşkın leke: çiçekler. Renklerin halkı isyana ittiği kanıtlanmış. (Nasıl?) Bir adım öne çıkan cesur balkonların bağrında inatçı, rengârenk kokular şimdi. İç odaların gizinde mahzun, renkli kuşlar. İrili ufaklı. Bir misafirlikte banyoyu ararken yolunuza çıkan. Tavuslar, altın sülünler, çinteler, sakalar... Gündelik yaşamın gözden kaçmış ayrıntıları, başımızı çevirip bir türlü bakmayı akıl etmediğimiz insanlar, eşya ve insanı hep derin bir hayrete düşüren coğrafya... Buzluk, bu kitabında yer alan öykülerinde bir yandan ilk öykülerinin ele avuca sığmaz yaratıcılığını sürdürüyor, bir yandan da Doğu masallarından, söylencelerinden getirdiği dille anlatım biçimini zenginleştiriyor.
  • Pelin Buzluk
    insan sesi mp3 - Türkçe
    5 Ayrım
    221,45 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Okşan Aybaş
    Uysal bir karanlık yürüyor gözlerime. Güneş tutuluyor Emir. Çocukların sevinç çığlıklarını duyuyorum. Uykuda olmasan, gelip sen de izler miydin? Elimden tutup beni bir gölgeye çekerdin. Ben, bir gölge, ancak bir başka gölgede gizlenirdim. Yıllardır gizlediğim ne varsa, oracıkta anlatırdım sana. Ama kurtulacağım bu koşudan, sana söz, sağ çıkacağım. Her şey gibi bunu da anlatacağım sana. Cam isleyen çocuklardan, dökülmüş dişlerini satmak isteyen bunağa dek... “Deli bal, kitaptaki hiçbir öykünün adı değil. Öykülerin ortak atmosferinin adı. Deli bal, Karadeniz’de üretilen bir bal. Vahşi kestane çiçeklerinden ve orman gülü gibi başka vahşi bitkilerden beslenen arılardan sağılan bir bal. Çok az yenmesi gerekiyor; ancak çok az yendiğinde faydalı, ölçüyü kaçırdığınızda delirttiği söyleniyor. Kitap hem hacmi hem de içeriğiyle böylesi bir çağrışım yaptı. Okura bir uyarı belki,” diyor Pelin Buzluk kitabını anlatırken. Ona göre öyküde ne söylendiği kadar, ne söylenmediği de önemli: “Öykü söylemediklerinizle, eksik bıraktıklarınızla da yazılıyor. Yazarken eşzamanlı olarak okuru da olduğunuz bir tür. Hangi noktaya ulaşacağını bilemeyebilirsiniz. Bu nedenle sürekli heyecan veriyor.”