Yazara Gore Listeleme

  • Süleyman Dama
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    814,37 KB
    Eser Türü: Kitap
    Çaresiz kullarını sonsuz merhametiyle koruyan alem-lerin rabbi olan Allah'a hamd olsun. Yine alemlere rahmet peygamberi olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v.)'e salat ve selam olsun. Öncelikle belirtmek gerekir ki Koruyucu Esma'nın etki alanı depresyon, çökkünlük, taşkınlık, korku, ümitsiz¬lik, kaygı, sosyal fobi, çaresizlik, evham, şüphe, nazar, büyü, fal, cin, şeytan, karabasan, nefsi emmare, haset, ki¬bir gibi her türlü ruhsal/psikolojik hastalıklar ile beden sağlığı yanında kaza, belâ, musibet, salgın hastalık, doğal afetler şeklindeki illetlerdir. Koruyucu Esma'nın tesirini daha etkili kılmak için hem ayrı hem grup hem de bütün olarak ne anlama geldi-ğini bilmemiz gerekir. Kitapta Koruyu Esma her üç an-lamda da izah edildiği gibi özellikle ruhsal hastalıkların ortaya çıkış şeklini de anlatmaya çalıştık. Bir bütün olarak Koruyucu Esma hakkında fikir edindikten sonra artık onları zikretmeye geçilir. Nasıl zikredileceğini ise kitabın sonuna bıraktık.
  • Süleyman Dama
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    3,08 MB
    Eser Türü: Kitap
    Aşkın ötesine geçen istisnai bir yaşam öyküsüdür Abdülkâdir Geylânî'nın hayatı. Akıllara durgunluk veren naz makamının amansız taliplisidir. O, kimsenin cesaret edemediğine karar kılarak ebediyen anımsanacak adımını attı. Adeta kaderi yazboz tahtasına çevirecek kadar nazlanıp durdu Rabbine. İstediğini alıncaya kadar kâh şeyhlik hırkasını çıkarıp fırlattı, kâh küsüverdi de Rabbi, onu insanlık adına mahcup etmedi. Naz öylesineydi ki; Ahmet Rufai'nin aşk ateşini söndürüverdi. İsfahanlı Şeyh San'a ile Rum kızının aşklarını ilahi aşka dönüştürdü. Süleyman peygamberin hüznünü sevinçle değiştirdi de cin, insan kızına aşık olunca bedelini ağır ödedi. Bağdat' ona iftira etmenin çaresizliğini yaşadı. Ve daha nice ibretlik öykülerle birlikte bu roman sizlere; Gavs'ın diliyle aşkı başka tanımladı. Tevekkülü, şükrü başka bildirdi... Fakr, bilinenin çok ötesiydi, vuslat çoklukta değildi, hayat ve ölüm başka bir şeydi... Velhasıl her şeyi özetleyen Hızır (a.s)'dı: "Bu gök kubbe altında Abdulkâdir Geylânî kadar büyük bir veli gelmemiştir." Sonra, her seferinde onu yüz bin insan dinledi... (Tanıtım Bülteninden)
  • Süleyman Dama
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    5,89 MB
    Eser Türü: Kitap
    Bu eserin, birçok siyer/Hz. Muhammed’in Hayatı eserlerinden ayrılan en belirgin özelliği, tarihin/konuların kronolojik ve akademik sunumu kadar sadeliğe, duygu ve değer yüklü özel bir anlatıma sahip olmasıdır. Eserin, peygamberler tarihi ve tevhid ruhuna uygun vahiy/hadis dili yanında kalp/gönül dilini de kullanması ve yaşayan hayatımıza ışık tutacak duygu yüklü bir tema ile hazırlanmasıdır. Konusu Hz. Peygamberimiz olan bu eser, bilgi ile duyguları, tarihi gerçeklik ile günümüze uyumluluğunu mükemmele yakın sağlayan, hem gençlerimize ve okul çağı öğrencilerine hem de yetişkinlere En Sevgili’yi (Allah’ın En Sevgili kulunu) tanıtan, tanıttıkça sevdiren, sevdirdikçe örneklik alınan bir şahsiyet hissi kazandırdığı için çok özel bir kitaptır. (Tanıtım Bülteninden)
  • Süleyman Dama
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    4,30 MB
    Eser Türü: Kitap
    İddia ediyoruz ki mahşerin psikolojisini bu denli canlandıran başka bir kitap yazılmadı. Belki de mahşeri, uyku-uyanıklık (yakaza) halinde başka bir boyutta yaşamayı hiç duymadınız. "Ey Yâr Gir Kalbime" adlı bu kitap, uyku - uyanıklık (yakaza) halinde mahşerin tüm aşamalarını başka bir boyutta yaşayan bir gönül erinin ilginç hikâyesidir. Görüp yaşadıkları, adeta Kur'an'ın mahşer psikolojisini ortaya koyan ayetlerinin önceden yaşanmış hali gibidir. Hasret, pişmanlık, endişe, korku, sevinç ve ümitler mahşerin yaşamında öylesine karmaşıktır ki sevincine de korkusuna da dayanmak neredeyse imkânsızdır. Bu kitapla nefesler tutulacak, okunan her bölümden sonraki aşama merak edilecek. Kalp sürekli Rabbini arayacak, "Utancım bana yeter, Ey Yâr gir kalbime" diyecek. Diyaloglar sanki kendisiyle yapılmış gibi olacak. Mahşerin bilinmeyen ayrıntıları bu kitapla gün yüzüne çıkacak. Yüzler bazen parıl parıl parlayıcıdır orada, bazen de kederlerinden dolayı simsiyah kesilmiştir. Cennet ehli ile cehennem halkının diyalogları bambaşkadır kitapta. Zemin bazen ateştir orada; üzerinde dans eden buzdan sevaplar vardır. Bazen de bin bir çeşit renk ve kokusuyla cennet bir hasretliktir insan için. Peygamberlerin bile fısıltı halinde konuştukları bu zaman diliminde En Sevgili onu sevenlerin tüm hasretlerini dindirecek duası ile bambaşka bir görüntü sunmaktadır. Önemli bir hatırlatma yapalım ki kitapta konu edilen hayat, hiçbir şekilde yaşanacakların aynısı değildir elbet. Ancak kişinin uyku-uyanıklık halinde yaşadığı mahşeri hayat, Kur'an ayetleriyle örtüştüğü, kitapta apaçık görülecektir. Kitap biraz olsun kendi geleceğini düşünenler ve mahşerin ayrıntılarını merak edenler içindir (Tanıtım Bülteninden)
  • Süleyman Dama
    metin
    3 Ayrım
    25,47 MB
    Eser Türü: Kitap
    Bu kitap, ülkemizde yaşayan, İslam inancına mensup insanların değişik inanç tezahürlerini yaşanan olaylardan hareketle yazılmıştır. Kur'an'ın ara satırlarından alınan ve inandım diyenlerde görülen bu tezahürler kitapta akıcı bir üslupla dile getirilmiştir. Bir bakıma elimizdeki bu roman tam olmasa da tezli bir roman olarak karşımıza çıkmaktadır. "Aşk & İsyan" başlığı öngörülen kitap, Kur'an'ın tanımladığı ve ülkemizde yaşanan İslam içerisindeki inanç çeşitliliğini ele almıştır. Aynı inancın temsilcilerinin oluşturduğu eylem ve duygu biçimlerinin farklılığı yeni inançları beraberinde getirdi. Öylesine ki İslam inancı içerisinde olduklarını her zaman dile getirenlerden bir kısmı, yine Kur'an'ın tanımladığı "İçlerine korku salınanlar" olduğu görülmektedir. Kendi nefsani arzu ve isteklerini ilahlaştıranlar aynı inanç sistemi içerisinde bambaşka bir inanç oluşturmuşlardır. Oluşturdukları bu inanç sistemleri çoğu zaman kin ve düşmanlığa, ardından da kendilerini inkara kadar sürüklediklerinin farkına varamayanlar olarak görülmüştür. Diğer taraftan inancın doğru temsilcileri de diğer bir zümreyi oluşturur. Kur'an'a bakılmasa da onlara bakarak Kur'an'ı anımsatırlar. Dünya toplumları içerisinde bu numune insanlar inancın doğru temsilcileri olmaları nedeniyle saldırıya en çok maruz kalanlar olduğu görülür. Bununla birlikte aynı inanç esasları içerisinde nereye oturtacağımızı bilemediğiniz milyonlarca insanın heva ve hevesinin oluşturduğu, inancı problem haline getirilmiş anlayışlar vardır. Tarihte olduğu gibi günümüzde de İslam içerisinde olduğunu dile getirmesine rağmen uluhiyeti kendinde veya ekabir şirk temsilcilerine bu makamı reva görenlerin sayısı az değildir. Ne yazık ki terbiye edici olarak terbiyeye muhtaç olanları kendilerine mürebbi edinenler inancın bir başka şekliyle ortaya çıkmaktadırlar. Meşrep ve mezhepleri bir zenginlik olarak görmeyerek ayrılığın ve parçalanmanın önünü açanlar, birbirlerini zaman zaman tekfirle suçlayacak kadar ileri gitmişlerdir. Parçalanmışlığı biraz daha ileri boyutlara taşıdıklarının farkında değillerdir. Örf ve adetlerini, dünyalığı, makam ve şöhretini…dinine tercih eden yoktur demek insanı tanımamak demektir. Bununla birlikte etliye sütlüye karışmayıp "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" saçmalığını kendine ilke edinen belki de toplumun büyük bir kısmını oluşturur. İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmanın farz olduğunu bilerek. İşte bu roman bir Türkiye gerçeğini açığa çıkarmaya çalışmıştır. Yaşanan olayların ortaya çıkardığı sonuçlar Kur'an ayetleri ile desteklenerek sunulurken aynı zamanda seyri sülükte günümüz metodu da bir nebze olsun yansıtılmaya çalışıldı. Halk içerisinde kalıp sabırla aşk basamaklarını tırmanmanın mümkün olduğu tezi işlendi. Roman, okunduğunda insanın kendini sorgulayacağı bir anlayışla yazılmıştır. Bir bakıma insanı kendine getiren, silkeleten bir eser.