Eserlere Göre Listeleme

Louise L. Hay’e göre, kendimizi sevmeyi başaramazsak, dünya yalnız ve karanlık bir hale gelir. 21 günlük Ayna Çalışmasını uygulayarak, kendimizi sevmeyi ve bu sayede dünyayı güven ve sevgi dolu bir yer olarak görmeyi başarabiliriz. Ayna Çalışması programı, her gün belirli bir temaya göre hazırlanmıştır. Adım adım kendinizle konuşmayı, korkularınızın üstesinden gelmeyi, ilişkilerinizi düzeltmeyi, kendinizi ve başkalarını affetmeyi, bolluğu karşılamayı ve stresten uzak bir hayat sürmeyi öğreneceksiniz. Hay’in samimi ve ikna edici öğretilerini uyguladığınızda: Kendinize değer vermeyi öğrenecek, Özgüven kazanacak, Ruhsal yeteneklerinizin farkına varacak, Değişime karşı direncinizin üstesinden gelecek, Özsaygınızı geliştirecek, Kendinizle ve çevrenizle olan ilişkilerinizden gelen sevgi ve şefkatle besleneceksiniz. Sadece üç haftada, günlük basit egzersizleri uygulayarak dolu dolu bir hayatın kapılarını açabilirsiniz.

Bir çıkar yol bulmak için sürekli olarak birşeyleri deniyor, ama her nedense ya inanç eksikliğinden ya tembellikten, ya sabırsızlıktan ya da pratik yöntemler olmadığından yarım bırakıyor, sonra başladığımız noktaya dönüp yeni arayışlar içine giriyoruz. Sıfıra sıfır elde var sıfır. Belki de cebimizdeki son anahtardır kapının kilidini açacak olan, ama biz vazgeçip başka anahtarlar bulmaya çalışıyoruz. İşte bu kısırdöngüden kurtulmanın tek ve en kolay yolu anlatılıyor bu kitapta. Hem de her duygu, yeryüzünde var olan her nesne ve her inanç için aynı tekniği uygulama şansınız var. Şifre ne peki biliyor musunuz? Hemen söylüyorum: "21" Şimdi kendine bir iyilik yap ve bu kitabı al. Zarfın içinde sana ait bir kart var, totem yapılmış bu kart hayatının akışını değiştirecek. Onu her ne olursa olsun yanından ayırma. Şunu bil ki sen değil o seni buldu. Aşk-Para-Şans en çok hangisine ihtiyacın var? Hiç düşünme, zarfın içinden çıkan gerçekten ihtiyacın olan şey olacak ve inanç sistemin anında devreye girerek evrenin sonsuz nimetlerini sana sunacak. Yeter ki inan… Uyanıklık yapıp kitabı inceleme bahanesiyle sadece kartı alıp çıkarsan ki bunu yapacak insanın zaten kitapçıda işi olmaz, kötü şansı kapında bil. Zira evrenin bir işleyişi vardır; 'alış ve de veriş…' Almadan vermek Allah'a mahsus bir durumdur. Bedeli ödenmeyen bir şeyin hayrı da görülmez. Bütün bunlar deli saçması diyebilir beni es geçip başka kitaplara bakabilirsin, lakin aklın bende kaldı, kalmalı da… Hiçbir şey tesadüf değildir, tanışma vaktimiz geldi sevgilim… (Tanıtım Bülteninden)

Bu kitapta 27-29 Nisan 1999 tarihleri arasında Mimar Sinan Üniversitesi. Sosyoloji Bölümü tarafından düzenlenen "21. Yüzyıl Karşısında Çocuk ve Genç" başlıklı disiplinlerarası sempozyumda sunulan bildiri metinleri, programda yeralan sıra düzeni içinde yayınlanmıştır. Birçok güncel konu ve soruna ışık tutan, alanının yetkin kişileri tarafından tartışma platformuna getirilen çalışmaların öğrencilerin, yetkililerin, uzmanlığı nedeniyle konuya ilgi duyanların ilgisini çekeceği düşüncesiyle böyle bir eseri yayına hazırlamayı gerekli gördük. Önemli olan yapılmış bilimsel çalışmaların zaman geçmeden yayınlanarak daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayabilmektir. Konuşmacılardan bazıları sundukları bildirilerin metinlerini de bize ulaştırdılar. Ancak bildiri metinlerini elde edemediğimiz konuşmacıların bildirilerinin ses kayıtlarının deşifre edilmesi yoluyla sizlere ulaştırma yoluna gittiğimiz için yayınlanan metinlerin tümü biçimsel açıdan, ne yazık ki özdeş olmadı. Konferansı verenin görüşlerine müdahale edilmemesi kaygısıyla ses kaydı deşifre edilerek yayınlanan bildirilerin kitapta konuşma diliyle yer alması zorunluluğu doğmuştur. Bu yöndeki aksaklık için şimdiden okuyucularımızdan özür dileyerek, bizleri hoşgörüyle karşılayacaklarını umuyoruz. Bir kez daha hedefimizin, önemli görüşlerin daha büyük bir okuyucu kitlesine ulaşması olduğunu vurgulamak istiyoruz. Son yıllarda uluslararası alanda çocukluk (childhood) ve gençlik (adolescense) döneminin kişinin yaşamında ayrı bir evre olarak ele alınıp, incelenmesi gerektiği yönündeki görüş geçerlilik kazanmıştır. Nitekim, kişiliğin gelişim çizgisi çerçevesinde büyük önem taşıyan sözkonusu dönemlerdeki çocuk bakım ve yetiştirme biçimlerinin duygusal, fiziksel ve cinsel olarak sömürülmesinin izlerini birey yaşamı boyunca taşır. Farklı disiplerden uzman kişiler konuya ilgi duymakta ve yaptıkları bilimsel çalışmalarla önemli katkılar getirmektedirler. Toplumsal olgu olarak konu öncelikle sosyolojinin ilgi alanı