“Annem gülümsüyor. Hemen yatağa giriyoruz. Annem yorganımızı iyice örtüyor, tekrar yanıma oturuyor. Annem her şey yapabilir, her şeyi bilir, hiçbir şeyden
korkmaz.
— Beni hiç yalnız bırakmayacaksın, değil mi anne?
— Hayır.
Gözlerimi kapatıyorum. Tekrar açıyorum. Annem başucumda duruyor, bana bakıyor.”
* * * * *
“Bu akşam karanlık beyaz, çünkü kar yağdı.”
* * * * *
“Ay parladığı zaman, kar gümüş rengidir. Babam gümüşlerin üzerinde yürür.”
* * * * *
“Annem, haritada görülen karaları çevreleyen şeyin deniz olduğunu ve bu denizlerin üzerinde kuşların uçtuğunu söylüyor.
— Bak şimdi kuşlar işte buradalar, şu ülkenin üzerindeler.
Ağabeyim her zaman, her şeye niçin inanıyor da ben inanamıyorum. Ben hiçbir şey anlamıyorum, ama o her şeyi anlıyor. Bir kâğıdın üzerinde deniz olacak
da o kâğıt ıslanmayacak, olur şey değil! Olur mu böyle bir şey? Peki ya kuşlar, haritanın üzerindeki yeryüzüne hepsi birden nasıl sığıyorlar?”