Filiz Özdem’in “Kitap Kurtları İçin” çıktığı koşu devam ediyor. Kitap Kurtları İçin Hayvanlar Âlemi - Doğadaki Dostlarımız’dan sonra ikinci kitap da elimizde: Kuşlar Bize Neler Söyler?
İnsanoğlunun kuşlara olan imrenme ve öykünmesi uçma kökenli büyük ölçüde. Bir uçak düşünün; kuşlardaki adıyla kanadı, kuyruğu ve gagası yok mu? Korkularını ve hayallerini süsleyen dev kuş simurg da bir tür kuş özlemi değil mi? “Kuş uçmaz...” yerlerde bulunmak istemeyişimiz, sevdiklerimize kuşlarla selam gönderişimiz, canımızı kuşça görmemiz, hızımızı kuşa benzetmemiz, saflığımızı kuş akıllı olmakla açıklamamız, eski Türk boylarının bir avcı kuşu totem seçip onu kutsal bellemesi boşuna değil...
Kuşlar Bize Neler Söyler? kargalarla başlıyor, leylekler, bülbüller, baykuşlar, kumrular, keklikler, ağaçkakanlar, martılar, güvercinler ve kartallarla devam ediyor.
Kargalara kızmayanımız var mı? Sağımızda solumuzda iki yanlarına hafif eğilerek sekmelerine, dallarda, çayırlarda, çatılarda uçuşup durmalarına, gürültüyle verdikleri yaşama kavgalarına tahammülümüz yoktur ama onlarsız da edemeyiz. Filiz Özdem’in ilk sırayı kargalara ayırması boşuna değil. “Kargadan başka kuş tanımamak” deyimi insanın kolay kolay değişmeyen takıntılarının ifadesi, çok uzun yaşadıkları ise bir şehir efsanesi, La Fontaine’in tilki tarafından kandırılan kargayı anlattığı öykücüğün gerçeği yansıtmadığı ve daha pek çok şey bu bölümde.
Leyleklerin yolculuğu, bülbüllerin ses güzelliği, baykuşların haksız yere uğursuz sayılması; kumruların saflığı ve narinliği, kekliklerin en çok avlanan av kuşlarından olduğu için neredeyse soyunun tükeneceği, ağaçkakanların gürültücü ama faydalı olduğu, martıların denizden denizlerin martıdan ayrı düşünülemeyeceği, güvercinlerin cami kuşu gibi görülmesi ve akrobatlığı, kartalların göklerin efedisi olması ve soyluluğu simgelemesi Kuşlar Bize Neler Söyler?’in sayfalarında daha nicelerini bulacağımız hoşluklardan.