En Çok Görüntülenen Kitaplar

Hakların korunabilmesi, davada haklı çıkmak, delilerin gücüyle doğru orantılıdır. Davasında haklı çıkmak ve hâkimi lehine etkilemek isteyen taraf, delil irdeleme ve inceleme yaptırarak uzman raporuyla savunmasını daha güçlendirmektedir. Gelişen teknoloji ile birlikte yaşamın her alanı kayıt altına alınmaktadır. Bilgisayarlar, cep telefonları, HTS baz istasyonu kayıtları, kredi kartları, mobese, işyeri, araç, site güvenlik kameraları, uçak-otobüs-tren biletleri, noter, nüfus, tapu, polis, adliye, su, doğalgaz, elektrik gibi kurumlardaki evraklara atılan imza ve yazılar, hastane kayıtları, sigorta dökümleri, otel kayıtları, yakıt alırken plaka kayıtları, vb. bunun yanında parmak izi, kan lekesi, ayakkabı izi, araç lastik izi, ateşli silahların atış artık izleri, entomolojik bulgular, DNA verileri adli deliller arasındadır. Yaşadığınız olayda delilleri iyi şekilde derleyip, anlaşılır şekilde raporlamanız hâlinde, yargıç kanaatinde etkili olacaktır.

Bu kitabı 18 yaşını dolduran ve evraklara imza atma sürecine girmiş herkesin okuması gerektiği düşüncesindeyim. Çünkü imza hayatımızı doğrudan etkilemektedir. Bir belge altında gerçek veya sahtesi yapılmış imzanız varsa sorumluluk size kalmaktadır. İmza, “Kabul ediyorum, ben yaptım, ben ödeyeceğim, ben üstleniyorum, o kişi benim.” kabul etme anlamına gelen şekilsel işarettir. İmza ile ilgili bilgi edinebilmek için bu kitabı dikkatlice okumalı ve yakınlarınıza okutmalısınız. Çünkü eğitim süreçlerinde imza ders olarak öğretilmemektedir. Kitapta, imzanın tanımı, sorumluluklar, imza kalite niteliği, ünlü kişilerin imzaları hakkında değerlendirmeler okuyacaksınız. Genel kanaat oluştuktan sonra kendi imzanızı gözden geçireceksiniz. Yaşanmış olaylardan derlenmiş hikâyelerin ışığında kendi yaşam akışınızı kontrolden geçirecek ve imzalanacak belgeler hakkında tedbirler alacaksınız. İyi okumalar dilerim. Ahmet Ali Bektaş

İstanbul Psikanaliz Derneği’nin 8-9 Kasım 2013 tarihinde gerçekleştirdiği 15. Uluslararası İstanbul Psikanaliz Buluşmalarının ilk duyurusunda şu tanıtım yazısına yer vermiştik: “İstanbul Psikanaliz Derneği tarafından on beşincisi gerçekleştirilecek olan Uluslararası İstanbul Psikanaliz Buluşmaları’nın konusu Neden Ölüm Dürtüsü? olarak belirlenmiştir. Ölüm dürtüsü psikanalitik kurama S. Freud tarafından 1920’lerde dahil edilmiş ve sonrasında hemen daima canlı ve yoğun tartışmaların konusu olmuştur. Ölüm dürtüsü yalnızca yaşam dürtüsünün karşıtı olarak tanımlanmamış aynı zamanda birçok ruhsal patolojinin ana düzeneği olan yineleme zorlamasının da temelini oluşturmuştur. Bu açıdan yaklaşıldığında insan ruhsallığının temel bir bileşeni olarak hem kuramsal, hem de klinik açıdan çok önemli bir değere ve işleve sahiptir. Öte yandan, S. Freud’un ortaya attığı ve daha sonra birçok psikanalist tarafından geliştirilen ölüm dürtüsü kavramı, öldürmenin, yıkıcılığın ve saldırganlığın ruhsal ve toplumsal nedenlerinin tümünü açıklayamasa da; güncel gerçeklikte birey ve toplum olarak karşımıza çıkan ve tanığı veya bizzat mağduru olmak zorunda kaldığımız bu olguları anlamlandırmamızı sağlayacak düşünsel bir temeli bize sunabilir. Ruh sağlığı alanında çalışan tüm meslektaşlarımızı bu önemli konunun tartışılmasına katılmaya ve katkıda bulunmaya davet ediyoruz.” Bu sayıda yer alan ve ölüm dürtüsünü tartışan yazıların şiddetin nedenlerini anlamaya ve dolayısıyla önlemeye yardımcı olması umuduyla. Talat Parman