Edebiyat kuramı, nükleer fizik kadar anlaşılmaz bi şey midir? Sadece edebiyat metinlerini içeren ve sadece onlara uygulanabilen bir edebiyat kuramından söz etmek mümkün müdür?
Ealeton,edebiyat çalışmalarının neden nükleer fizikten farklı olduğunu, edebiyatın herkese ulaşabilecek "sıradan" bir dile sahip oluşuyla açıklıyor; işçi, avukat, antroplog, öğrenci yani herkes edebiyatı okuyabilir, anlayabilir ve zevk alabilir. Ama bu, demokratik bir yaklaşımı benimseyen, belirli bir tarihsel dönemde ortaya çıkmış belirli bir edebiyat kuramının tezidir.
Eagleton, edebiyat kuramı'ında temel olarak, kendinden menkul edebiyat kuramı diye bir şeyin olmadığını ve olamayacağını; bu kuramın, kimi insani bilim alanlarından çıkıp onlarla sürekli flört halinde hayatına devam ettiğini söylüyor. Yazar, "Edebiyat Nedir?" gibi temel ama cevaplandırması da bir o kadar zor soruyla yola çıkıyor. Bu soru ve çevresinde konumlanan "kuramca", "hayal gücü" ," edebi dil", "edebi aygıt" gibi kavramlara dairr sorulara, Marksist ve tarihsel bir yaklaşımla, kimi zaman çok sevimli ve hınzırca denebilecek örneklerle cevap arıyor.
(Arka Kapak'tan)