Konusu:
Demirpençe Riva’nın Aldur Taşı’mn koruyucusu oluşunun ve Nyissa’dan gelen habasetin hikâyesidir.Alorn Kitabı’na ve daha sonraki öykülere dayanarak.BİR GÜN GELDİ, Çerek ve üç oğlu, Büyücü Belgarath ile Mallorya’ya gittiler. Bereberce, yaralı Tanrı orak’ın çaldığı Aldur Taşı’nı geri almayı amaçlamışlardı. orak’ın demir kulesinde Taş’ın saklı olduğu ere vardıklarında, muhteşem mücevhere dokunmaya bir tek Çerek’in oğullarının en küçüğü olan emirpençe Riva cesaret etti. Çünkü ruhunda kötü iyet taşımayan bir tek Riva’yd ekrar Batı’ya döndüklerinde, Belgarath Riva’ya ve onun soyuna Taş’ın koruyuculuğu görevini verdi ve dedi ki: “Taş sende ve senin soyunda kaldığı sürece, Batı emniyette olacaktır.” Sonra Riva Taş’ı alıp halkıyla birlikte Rüzgârlar Adası’na yelken açtı. Gemileri adaya yanaştığında oraya bir Hisar ve etrafına da surlarla çevrili bir şehir inşa edilmesini emretti, insanlar bu şehre Riva adını verdiler; savaş için yapılmış, kale gibi bir şehirdi bu. Hisarın içine dev bir salon yapıldı; bu salonda kara taştan oyulmuş, duvara dayalı bir taht vardı, insanlar bu salona Riva Kralının Salonu dediler. Derken bir gün Riva derin bir uykuya daldı ve Alornlann Ayı Tanrısı Belar rüyasına girip dedi ki: “Ey Taş’ın Koruyucusu, gökten iki yıldız düşüreceğim. Bunları alıp ateşte kızdıracak ve örste döveceksin. Birinden bir kılıç ağzı, ötekinden bir kabza yapacaksın; birleştiğinde kardeşim Aldur’un Taş’ını koruyacak bir kılıç olacak.
Yorumlar
Hasan Taşkıran
Hasan Taşkıran
Ct, 07/09/2019 - 22:22
Kalıcı bağlantı
Teşekkür
Teşekkür ederim