Konusu:
Henüz yüzüne ustura değmemiş genç berber çırağı Haşmet bir gece rüyasında O’nu görür ve hemen derin bir aşka gark olur; peşinden Bağdat’a doğru uzun bir yolculuğa çıkar. Bu büyülü yolculuk sırasında karşısına çıkan, hayatları tuhaf aşklarla bezeli insanlar Haşmet’e kendi hikayelerini anlatıponu uyarırlar. Lakin, Haşmet’in kalbi çoktan akıldışı aşkının girdabına kapılmış, ruhu sönmemek üzere alev almıştır bile. Ne zavallı kondüktörün anlattıkları, ne tel cambazı Yakup’un dehşet verici kaderi, ne aynacının korkunç hikayesi, ne meczuplar gemisinin kaptanının ne de gedikli yolcusunun uyarıları Haşmet’i yolundan döndürür.
Onun hayranlık uyandıran aşkı menziline ulaşmaya kararlıdır...
Sonuçta bütün aşk hikayeleri başkalarına ait olduğu sürece tehlikesizmiş gibi dururlar.
Umuyorum ki, bu satırların okuyucusunun son sayfayı kapattığında eğer o sebatkar okuyuculardan biriyse, mayınlı bir araziyi selametle atlatma ayrıcalığına sahip olmanın keyfinden sende bir başkasına, bir başkasının hikayesinden hala alayla söz edebilecek kadar bir hevesi kalmış olsun, değilse...hiç önemi yok; her zaman hikayeler bir şekilde menzilerine ulaşmayı bilirler.
Yorumlar
Hasan Taşkıran
Hasan Taşkıran
Çar, 05/08/2020 - 21:14
Kalıcı bağlantı
Teşekkür
Teşekkür ederiz