Konusu:
YAYINA HAZIRLAYANIN ÖNSÖZÜ
Sonunda Niyazi Berkes'le tanıştım. 1980'lerin ortasında, bir yaz akşamıydı. Sevgili Jale Baysal'ın evinde oturmuş, birkaç saat boyunca birçok şeyden, ama en çok tarihten konuşmuştuk. Kendi neslinden olan diğer davetlilerin yanında, iki genç tarihçiydik; Cemal Kafadar ve ben. Üstelik ikimiz de en son çalışıp emekliye ayrıldığı üniversitedendik, yani McGill'liydik. Orada daha çok uslu uslu oturup dinledik. Kendisi hakkında Ruşen Sezer'den dinleyerek öğrendiğimiz sayısız şeyi, biyografik aynntıları, anekdotları, hattâ başka bazı biyografilere Berkes sayesinde yapılabilecek ekleri bile bildiğimizi açığa vurmadık. İçimden, "o adam bu adam işte" deyip duruyordum ama. Bir de, yanılmıyorsam, anlattığı birkaç şey vesilesiyle, Cemalle anlamlı anlamlı bakıştığımız oldu. Daha çok öğrencilik yaptık yani; ama ilk fırsatta taşı gediğine koyup, doktora yapmak için McGill Üniversitesi'ne gitmeyi, kendisi orada olduğu için seçtiğimizi ima edebildik sanırım. Kanada'da hiç Türk öğrenci yetiştirememiş olmasının yaşamındaki en büyük mutsuzluklardan biri olduğunu da Ruşen'den dinlemişliğimiz, bu yağcılığımızda en büyük etkendi. Yağcılığımız, doruk noktasına, kendisine epeyce bir süre "hocam" deyip durduktan sonra, yeri geldiğinde Cemal'in, Berkes'in ders almış olmasına karşın, doğru dürüst hiçbir şey öğrenmediğini ileri sürdüğü bir hocasına "hocam" demeyi reddetmiş olduğunu da bildiğimizi ima eden birşeyler söylemesiyle ulaştı. Berkes o akşam mutlu oldu mu, bilmiyorum; ama bizim için bu afacanlığın bir tür züğürt tesellisi olduğu kesindi. Çünkü, her ne kadar Montreal'e kendisi için gitmiş olsak da, Berkes'ten ders alamamıştık. Biz gelmeden emekliye ayrılmış, İngiltere'ye yerleşmişti.
Beni okyanus ötesine gitmeye teşvik eden şey, üniversitenin son yılında, bitirme ödevi hazırlarken tanıştığım bu kitaptır. Gerçi tarih okumaya, Berkes'in yazılarıyla tanışmadan önce karar vermiştim. Ama daha sonraki ilgi alanımın neTÜRKİYE'DE ÇAĞDAŞLAŞMA
olacağı konusunda son sözü Türkiye'de Çağdaşlaşma söyledi. Bu yüzden bu kitabın yeni basımını hazırlamak, benim için çok anlamlı bir çaba oldu. Hakkıyla üstesinden gelebildiğim konusunda kuşkularım var. Eminim, okurlar da birçok haklı eleştiride bulunacak, yanlışlara ve eksiklere dikkat çekeceklerdir. Ama, eğer Türkiye'de Çağdaşlaşma, benim sandığım gibi güncelliğini hâlâ koruyorsa, bu eksik ve yanlışları daha sonraki baskılarda gidermek boynumun borcudur.