Konusu:
Çağdaş Japon edebiyatının en sıradışı yazarlarından Kobo Abe’den, toplumdan, insanlardan ve bakışlardan kaçan bir mutlak-yabancıya, görülse de fark edilmeyen kimliksiz ve isimsiz bir anti-kahramana dair eşsiz bir anlatı: Kutu Adam.
Kutu Adam, gerçeği ve düşü, hayali ve hakikati, kurguyu ve nesnelliği kendi deneyimiyle aşar; ama ne deneyimin gerçekliğinden emindir ne kendi varlığından. Şehrin sokaklarında, köprü altlarında ve kuytularda dolaşır; sahte Kutuadamlardan, topluma karışmaya gönüllü sözde Kutuadamlardan nefret eder. Görülmekle ve görülme arzusuyla tanımlanan bu dünyada, görünmez olmak isteyen kişinin kaderi varolmamak, varlığı yadsınan bir Kutu Adam olmaktır.
Küçük şeylere baktığımda, içimde yaşama arzusu uyanıyor, “Yaşamayı sürdürsem de olur” diye düşünüyorum.
Yağmur damlaları… Islanıp küçülmüş deri eldivenler gibi küçük şeylere… Aşırı büyük şeyleri seyrettiğimdeyse ölmek istiyorum.
Millet Meclisi ve dünya haritası gibi büyük şeyleri...