Konusu:
"Hayat boyu doğru tarafta durmaya çalışıyoruz, eğlencenin doğru tarafını kastediyorum. Bizi ilgilendiren varoluşsal soru ise hep şu: Bir şey mi kaçırıyorum?"
Arzu öğrenilmez ve öngörülemezdir. Londra’nın, kendi kanunlarına göre işleyen finans merkezinde çalışan otuz iki yaşındaki Giulia’nın deneyimlerine göre
arzu da tıpkı finans piyasaları gibi kaotik hatlar çizerek yükselişe geçer, çöker ve sağlamlaşır. Giulia’nın hayatı belirli bir ritimde akmaktadır; çok
para, az zaman, her şeyden öte itibarı korumak için kurulan ilişkiler – tabii buna özel hayatı dahil değildir. Kısacası toplumun geri kalanının şüpheyle
yaklaştığı ayrıcalıklı bir ekosistemde var olmaktadır. Kendinden yaşça büyük ve evli bir adam olan Michele ise onun için üniversite yıllarında yaşadığı
ve eşi benzeri olmasa da geride kalmış bir maceradır. Yalnızca sektörel haberler üzerinden hayatına dair bilgi edindiği Michele’nin adı bir sohbette belki
tesadüfen geçince Giulia gömülü olduğunu sandığı bu hikâyeyi yeniden gün yüzüne çıkaracak, acı ve aşkın köklerini sorgulamaya; insanlar arasındaki farklara,
kuşaklara ve geleneklere rağmen değişmeyen kırılganlığımızı irdelemeye koyulacaktır.
Günümüz finans ve duygu dünyalarının vahşi koşullarında var olmaya çalışan bir kadının takıntılı aşkına yalın ve keskin bir bakış sunan Sadakat, arzunun
doğasına, iktidar ilişkilerine ve çağımızda iletişimin yeni bir dil ihtiyacına dair sıradışı bir roman.