Konusu:
Orgeneral Sayın Hilmi Özkök’ün 2004 yılında Genel Kurmay Başkanı iken Sarıkamış Savaşı ile ilgili yayımladığı basın bülteniyle “Sarıkamış faciası bize
hayal ile gerçeği, ya da yönetilebilen risk ile yönetilemeyen risk kavramlarının ne anlama geldiğini gösteren en iyi örnektir.”, yine rahmetli Fevzi Çakmak
aynı savaşla ilgili olarak eserinin 100. sayfasında; “Sarıkamış’ta iki genç komutan, ordunun ortalama kabiliyetini değerlendiremediler. Herkesi kendileri
gibi görerek, kuvvetleri zamanından önce harcadılar ve bizi yenilgiye sevk ettiler.” demişlerdir.
Hayal ile gerçeği ayırabilen, yönetilemeyecek riski göze almayan ve ordunun ortalama kabiliyetini değerlendirerek on binlerce yiğit askerin yok olmasına,
idamı bile göze alarak mani olmak isteyen, sözünün dinlenmemesi üzerine ordu kumandanlığından istifa eden, istifasının kabul edilmesiyle de Harbiye Nazırı’na
“Beni bu vebalden kurtardın, bunun için sana minnettarım” diyebilen bir komutanın tutumunun, bazı kişilerce tam olarak bilinmeden tenkit edilmesi üzerine,
eşi ve yakınlarının ısrarla “elindeki belgeleri açıkla” baskılarına; “Ülkem ateş çemberi ile kuşatılmış iken, içeride ikinci ve büyük yangını ben çıkaramam”
cevabını vererek, elindeki bazı belgeleri ve en önemlisi günlüğünü, çok sevdiği ülkesine zarar vermemek için yakar. Bu kitabın adı işte bu konuşmadan kaynaklanmaktadır.