Yazara Gore Listeleme

  • Esra Erol
    insan sesi mp3 - Türkçe
    21 Ayrım
    287,19 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Nuray Koç
    “Aslında benim kim olduğum hiç önemli değil. Sadece bu ülkenin bir vatandaşı olarak elimden geldiği, gücüm yettiği kadarıyla insana ve kadına hak ettiği değeri vermeyi kendimce misyon edindim. Karanlıktan çıkarıp aydınlığa kavuşturma isteği benimki… Hayatın iç huzurla başladığına inananlardanım. Huzur ve umut öylesine tesirli bir ilaç ki hastayı yatağından kaldırır… Bu kadınların çığlığını duyun!.. Dinleyin onları, fark edin… Yalnızlık ve sahipsizlik insanı manevi anlamda dört duvar arasına hapseder. En korunmasız ve zayıf kesimde kadınlar. Yaşadıkları her türlü şiddet yalnızca bedenlerine zarar vermiyor; hak arama arzusunu zayıflatıyor… Ben her gün birazdan hikayelerini okuyacağınız gibi kadınlarla beraberim. Onlardan başka hikayem yok; olamaz da. Siz de duyun, siz de bilin istedim bu hikayeleri. Sessizliklerine kulak verin. Onlara birlikte umut olalım…”
  • Necdet Pekmezci
    insan sesi mp3 - Türkçe
    21 Ayrım
    198,34 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Levent Filyos
    Onlar derin, karanlık, tenha, kuytu yaşamlarında hep zirvedeydiler. Yine bilinmeyenler, yine derin ilişkiler konuşuldukça araştırıldıkça, görülecek ki onlar derin ağabeylerin en deriniydiler… · Abdullah Çatlı nasıl efsane oldu? · Devlet adına hangi görevleri üstlendi? Kimlerle çalıştı? · Sanıldığının aksine MİT’ten neden hep uzak durdu? · ASALA, PKK, ve Dev-Sol operasyonlarının perde arkası… · Terör örgütlerinin uyuşturucu trafiğini konan engel… · Kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topal ve Tarık Ümit’in öldürülmesinin ardında yatan sırlar… · Çatlı’nın peşine Yeşil’i kim taktı, Yeşil bu işten neden vazgeçti? · Bolu-Düzce-Sapanca ölüm üçgeni… · Ayhan Çarkın’ın itirafları… · Abdullah Çatlı sıradan bir trafik kazasına kurban gitmiş olabilir mi? Elinizdeki kitap her ne kadar, ülkücülerin efsane reisi Abdullah Çatlı’yı anlatsa da aslında derinlerde yaşayan isimlerin toplu bir portresidir. Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’dan delikanlı baba Sedat Peker’e, Efsane komutan Korkut Eken’den, MİT kimlikli, kırmızı pasaportlu Alaattin Çakıcı’ya, Eski MİT Kontr-Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür’den eski Özel Harekât Başkanvekili İbrahim Şahin’e, Kürt işadamlarını infazında görevlendirildikleri öne sürülen özel harekâtçılardan oluşturulan infaz timine ve daha nicelerinin rastlaştıkları, kavilleştikleri derin yollarda, yeraltında yaşayanların gayrı resmi öyküsünü bulacaksınız bu kitapta.
  • 10 Ayrım
    34,94 MB
    Eser Türü: Dersler
    Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi (ATA AÖF) Eğitim Sosyolojisi Dersi Dönem Sonu Deneme Sorularıdır.
  • bilgisayar sesi mp3 - Türkçe
    10 Ayrım
    44,84 MB
    Eser Türü: Dersler
    Seslendiren: Yelda
    Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi (ATA AÖF) Çağdaş Psikoloji Akımları Dersi Dönem Sonu Deneme Sorularıdır.
  • vildan poyraz coşkun
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    1,05 MB
    Eser Türü: Kitap
    “bir yüzü esmer” şiirin hüznünü taşıyan öteki yüzü. Mutluluk kırıntılı şiirlerin yanında, uzunçalar bir sızıyı yüklenen şiirlerin yüzü. Adına Afrika desen de Asya desen de esmerliği yazgı, insanlığın üveylik hâli. “Her şiir bir gün ağıta dönüşecektir.” Borges'in dediği gibi kaçınılmaz sonun öncesi bir esmerlik. Dağınık lakin taze bir heves olup kımıldayan mısralar “Aşka Çağrı”da yerini alır. Hayatı “Bozkırın Ötesinden” renklendirerek, “Sarıya İnat”, “Yaşamak”tır arzusu. Olumsuzlukların yanında “Yol Düşleri”ni kurarak, “Kelebek Mutluluğu” aranır. Esmerliği veren de olsa “Güneşe Taraf” duracaktır. Şiirler, incelikli bir hâl duyumsatır. Duyuş ve vukuf hâli, okur nezdinde gülümseyerek kabul gördüğünde, şiir havuzunda buluşulmuş olur. Birçok şiirde, hayatın içindeki zorlukların insan ruhunda açtığı gediklere dikkat çekilir. Tema ve motif olarak daha çok insani duruş öndedir. Yalnızlığında, mutsuzlukla daha sık bir arada olan günümüz insanına sevgi, aşk ve umut gibi duygu temlerini hatırlatan bu şiirler, akılda yerini alacak ve okura çok iyi gelecektir.
  • Sinan Ayhan ve İlkay Coşkun
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    1,99 MB
    Eser Türü: Kitap
    Zaman şiirleşir mi? Kitabımız zamanın seyrini şiirleştirmek peşinde en başta. Zamanı kutsamak değil amaç; ama her canlı, her cisim, her mekân, zamanın içerisinde seyrüseferini sürdürmekte. Walter Benjamin’in “zaman, kumar fantazmagorilerinin içine dokunduğu kumaştır” ve Tanpınar’ın “ben zamanı gördüm, şimşek gibi bir ânın uçurumunda” tespitleri gibi çok farklı boyutları olan geniş bir mevzu. Zamanda bilinen hep bir başlangıç ve son yerini alıyor, kronolojik bir takvim meşguliyetle birlikte kaçınılmaz son zayiatı yaşanıyor. Zaman bir taraftan su gibi akarken bir taraftan da herkes zamanı tüketme telaşıyla yarışıyor. Ya biz zamanı yaşıyoruz ya da zaman bizim içimizde yaşıyor zannını taşıyoruz. Kadrajda yer alan her bir piksel gibi oynuyor oyunlarını belki de kim bilir? Zamanın kulaklarında, bir kırbaç şaklayacak ve bitecek bize iz olan işaretin çatlayan ömrü… “kirletmek değil niyetimiz ortak koşuyu, köklerde bitişen yolu, kavız, kaviyiz, kavlimiz tutmuş dört bir yanı ne kadar kıpırdasak, kıpırtıyla hiza olsak, o kadar hayattayız…”
  • İlkay Coşkun
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    1,63 MB
    Eser Türü: Kitap
    Sen yine de sabah sabah bir türkü tuttur en erkeninden. Gücünün yetmediği yerde dertlerini sahibine havale et. Geceye gömül. Bütün kaygı ve kasvetler kalksın yerinden. Şafak, yine şafak. Yine arzulu kovalanacak bir gün olsun. Biraz şımarıklı biraz hüzünbaz da olsa yüreğini açmış derinden. Hayat böyle böyle öpülecek belki de kim bilir? Sormak gerek. Soğuk söz duymuş, ısınamayan bir gönül gibi uluyan bu yorgunlukla ne vakit giderilecek gönül yangını cenne? Söyle! ---------------------------- Filozoflar, sosyologlar, bilim insanları, yazarlar, şairler daha çok insana ve dünyamıza dair çok şeyi düşünmüşler veya düşündüklerini yazmışlar. Gerek inkişaf için gerekse de daha iyi bir hâl ve hayat için sözlerini söylemişler ve kalemlerini oynatmışlar. Bir nevi kendi cennetlerini inşa etmeye çalışmışlar. Başka bir taraftan, anlatımlarda hep zıtlıklara ve tamamlayıcı unsurlara dikkati çekmişlerdir. Yaz ile kışı, beyaz ile siyahı, gündüz ile geceyi, sıcak ile soğuğu, iyi ile kötüyü ve daha nicelerini… Bizim de yaşatmayı tasavvur ve arzu ettiğimiz cenne; kendi şehrimiz, kendi dünyamız olsa gerek. Bu bağlamda gerek konu gerekse de içerik olarak yazdıklarımı daha çok akşama-geceye, gölgeye, insanın ağrıyan karanlık yanlarına ve gizemlerine uygun buldum. Doğum kadar esrarengiz, ölüm kadar gerçektir hayat. İnsan değerli, kıymetli ve özel olduğu kadar da fanidir. Şafak gibi doğum, akşam gibi gecedir daha çok. Nasıl ki gün kendi içerisinde evre evre ise günü oluşturan zamanların da evreleri vardır. Şafağın gizemi kadar akşamın da, gecenin de bir gizemli, bir sırlı hâli vardır. Şafak bir doğumsa, kıyametin kopma vakti akşam da bir yer değiştirme, bir yenileşme, bir dönüşüm hâlidir. Akşam gibi bir olayın, bir konumun miladı da bir öncekinin bitimi de olacaktır. Başlangıç daha çok şafaktaki bir doğumdur. Dünyanın sekerat vakti ve kıyametin başlangıcı da akşamdır. Gizleyen, saklayan ve kollayan bir çökmedir bu. Hayat da, dünya da böyle değil midir? Cenne’yi, Miftahu'l Cenne (Mızraklı İlmihal) kitabından ve TRT Belgeseli’nden izlediğim Afrika’daki Mali ülkesinin Cenne şehrinde bin yıldır ayakta olan çamur balçık ile sıvalı kerpiç bir bina olan ulu camisinden esinlendim. İsmiyle müsemma, cennetten mülhem… Ayrıca, Şair-Yazar Sinan Ayhan arkadaşım ile 2022 tarihinde birlikte hazırladığımız "Tekrarın Tiryakisi Zaman" kitabımız da olduğu gibi bu kitap da Mayıs 2022 - Mayıs 2023, bir senelik zaman aralığında karşılıklı yazdığımız denemeleri içermektedir. Belli bir çerçeve de yazdığımız bu yazıları ayrı ayrı neşretmeyi uygun bulduk ve bu kisve-i tab'a büründü. İyi okumalar. İlkay Coşkun
  • İlkay Coşkun
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    2,13 MB
    Eser Türü: Kitap
    Şehirlerin sürekli değişen demografik yapısı; anıların, yaşanmışlıkların üzerinden silindir gibi geçiyor maalesef. Nasıl ki beden ve kalbi, insanın eviyse; ülkelerin, insanlığın büyük evleri de şehirlerdir. Şehirler insanoğlu gibidir. İnsanı hem taşır hem de saklar.” “Korona sonrası, hangi insan aklını başına alacak? Şeytanlaşmış ülkeler ne yapacak? Yönetimler doğruya, güzele tevdi edecekler mi, gibi birçok soruya cevaplar aranacaktır. Bu konuda, ütopyadan ibaret olan hayalî bakış açısı içerisinde olmamamız gerekir ama bir musibetin bin ders boyutu muhakkak olacaktır.” “Çin’in Doğu Türkistan üzerindeki dil, kültür ve din üzerindeki baskıları her geçen gün artarak devam etmektedir maalesef. Çin’in, Uygurlara uyguladığı asimilasyon, dil ve kültür politikalarının son bulması için gerekli çalışmalar sonuna kadar sürdürülmeli.” “Kahvehanelerin sırrı ne olabilir? Evden, eşlerin dırdırından, çocukların zırzırından kaçış mıdır? Paylaşılan dostluklar mı? Dostlarla ardı ardına içilen çaylar mı? Çay içilirken aşka gelip yapılan siyasi atışmalar mı? En önemlisi çay mıdır ilham kaynağı?”
  • Cebeli Yerlikaya
    insan sesi mp3 - Türkçe
    5 Ayrım
    86,10 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Şebnem Ulusan
    Üstündeki gömlek gibi Yapışmışız iki yakasına bu şehrim Ne iliklenmek biliyor sevdamız boğazda Ne de ayrı düşmeyi bilmek uzağa Biz; bir bedende bir gömleğiz iki yaka Biz; İstanbul’uz seninle, bir şehirde iki yaka
  • Beyza Alkoç
    insan sesi mp3 - Türkçe
    34 Ayrım
    1187,16 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Şebnem Ulusan
    Kırık aynanın ayrılmış parçalarında birlikteydik. Birlikte ve paramparçaydık. “Gözlerinizi açtığınızda yıkılmış bir evde uyanacaksınız. Tek çıkış yolunuz yerin altında. Kendinizi bulduğunuz çıkış noktası her bir yanı kameralarla çevrili, her yeri izlenen bir platonun içinde. Tek amacınız ise alandaki ipuçlarını takip edip evleri bulmak. Tüm yarışmacılar evleri bulduğu an kazanan belirlenmiş olacak. Öyleyse, sizi kaybetmemizi ister misiniz?” Kumru, Uraz, Nisan, Eren ve Bulut… Farklı hayalleri olan ve birbirine yabancı beş genç… Enkaz Altındakiler isimli sıradışı bir televizyon yarışmasına başvurarak inanılmaz bir deneyime adım atarlar. Ancak ortaya çıkan beklenmedik gelişmelerle hayatları derinden sarsılacak ve unutamayacakları bir yolculuğa çıkacaklardır… "Ben Kumru Sonat; buraya benim, senin, bizim, enkaz altındakilerin hikâyesini anlatmaya geldim. Sen de enkaz altındasın, farkında değil misin?" (Tanıtım Bülteninden)

Sayfalar