Tarih yapan milletlerden biri olarak biz Türkler tarih bilincine ne derece sahibiz? Geçmiş belgelerimize ne kadar yakın, ne ölçüde uzağız? Prof. Dr. İlber Ortaylı derin vukufiyeti ve benzersiz üslubuyla bizi tarihimizle tanıştırıyor, yüzleştiriyor. Osmanlı'nın klasik dönemini, XVIII ve XIX. asırlardaki toplumsal ve siyasal panoramayı, bugünkü Avrupa'yı var eden koşulları, Türk, Rus ve Japon modernleşme yolculuklarını, kısacası dünya medeniyetinin kökenlerini gözler önüne seriyor.
Nar kentinde bir incir buldum. Narı da inciri de, övmek isterim. Anam, her kışın en karanlık noktasında, eve girerken bir nar atardı yere, bütün gücüyle; parçalanıp iyice dağılsın diye. Evin beti bereketi niyetine...
Vatikan'ın zindanları, birbirinden şaşırtıcı olayları, birbirinden ilginç kişileriyle, bu anlatıların belki de en çekicisi, en sürükleyicisidir. Gide bu kitapta eski ile yeniyi, alaycılıkla şiirselliği benzersiz bir ustalıkla kaynaştırır. Bir zamanlar yazın dünyasında uzun uzun tartışılmış olan «nedensiz edim» kavramını da ilk kez bu kitapta geliştirir.
20. Yüzyıla damgasını vurmuş bir düşünür olan Bertrand Russell'dan düşünce klasikleri arasına girmiş bir yapıt Din ile Bilim. Kör inançla us, duygusal değerle gerçek değer arasındaki kesin ayrımın bilincine varılmadıkça gerçek anlamda bir ilerlemenin mümkün olmayacağını gösteriyor.