Yazara Gore Listeleme

  • Gülten Kazgan
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1,38 MB
    Eser Türü: Kitap
  • Gökhan Harmandalıoğlu
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    317,77 KB
    Eser Türü: Kitap
    "Gelişmiş, modern ve sözde demokratik toplumlarda asıl tanrı paradır. En büyük otorite odur. Ve o otoriteyi koruyan da silahlı güçlerdir. İnsan aklına en aykırı şeylerden birisi, militarizmdir. İşbölümü geliştikçe toprağa ilk çitler çekildikçe, sınır denen şey ortaya çıktıkça mülke sahip olanların yaptıkları ilk şeylerden biri, kendi silahlı birliklerini kurmak oldu. Çünkü, mülkü olanın yönetmesi, otorite olması gerkiyordu. Onların bağırması gerekiyordu; şiddet, sadece onlara hak olan bir şeydi..."
  • Faruk Türkoğlu
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    590,08 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Ergun Kocabıyık
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    133,48 KB
    Eser Türü: Kitap
    Bir kitabın yayına hazırlanma süreci, yayına hazırlayacak olan kişinin kendini bir okur olarak görmesiyle başlıyor kanımca. Daha önce pek az kişi tarafından okunmuş bir dosya, bir kitap elinize geliyor. Kitaptaki metinler daha önce başka yayın organlarında yayınlanmış, dolayısıyla okuruyla buluşmuş bile olsa, bir kitap biçiminde eline alan az sayıda insandan biri oluyorsunuz. Ayrıca diğer okuyanlardan farklı bir göreviniz de oluyor. Kitabın edisyonunu yapmak. Bu giderek okur olmaktan çıkıp, kitabın üstünde söz sahibi olan bir kişi konumuna geçmenizi sağlıyor. Değişiklikler, kitabın yapısında fikir yürütmeler, kimi zaman bir cümle üstünde yaşanan bitmez tükenmez yeni okumalar. Bütün bunları bir kitabın edisyonunun zorluklarını ya da kişiye verdiği üstünlük duygusunu anlatmak için yazmadım. Çünkü öyle kitaplar var ki, siz ne kadar kendinizi kitabın üstünde görmeye çalışırsanız çalışın, o daha ilk sayfalarında sizi kendi dünyasına, kendi kurgusuna, kendi diline hapsediyor. İşte Ergun Kocabıyık’ın kısa öyküler olarak adlandırdığımız metinlerinden oluşan Bal-Ayı isimli kitabı da böyle bir kitap. Ergun Kocabıyık, Hayalet Gemi okurlarının ilgiyle izlediği bir isim. İlk yıllardaki kısa öykülerinin yerini -ki Bal-Ayı’nın büyük bir bölümü bu metinlerden oluşuyor- zaman içinde denemelere, inceleme yazılarına bıraktı. Söz Yayınları’ndan çıkan ve Hurufilik üzerine özgün bir incelemesini içeren kitabı Yazılı Yüz dikkat çekici bir çalışmaydı. Uzun yıllardır bir “Simgeler Sözlüğü” hazırlamakta olduğunu bildiğimiz yazar, bu kitabıyla hem eski okurlarına, hem de bu metinlerin büyük bir kısmını bilmeyen daha genç okura selam gönderiyor. Okur bir metni okurken kendi söz-eylem uzamını neredeyse tümüyle unutarak ve belki de tam da yazarın olmasını istediği şekilde yazarın/yazının söz-eylem uzamı içine girer. Metnin ve kurgunun yapısı bir süre sonra bize bildiğimiz ve hatta bizce değişmez olan gerçekleri başka bir gözle görme zorunluluğunda bırakır. Bu yüzden her yeni kitap, okurun gözünü bir kez daha çiçekdürbününe (kaleidoscope) dayamasına neden olur. Bir çiçekdürbününü elimize aldığımızda onun bir mercek, aynalar ve renkli cam parçalarından oluştuğunu biliriz aslında. Ama gözümüzü dayadığımız andan itibaren sadece gördüklerimiz ve bu gördüklerimizin bizdeki yansımasıdır önemli olan. Dürbünün o basit mekaniği kendini tümüyle unutturmuş ve izleyen/okuru yeni bir okumaya yönlendirmiştir: Al bakalım izleyici/okur, ben sana düzgün bir mekanik/kurgu ve güzel cam parçalarıyla/dille bezeli bir oyuncak/kitap veriyorum. Bundan sonrası sana kalmış. The Beatles’ın Efsanevi Yellow Submarine albümündeki “Lucy in the Sky with Diamonds” şarkısı uzun yıllar tartışma konusu olmuştu. Çünkü dinleyen/okura göre grup bu psikodelik şarkısında uyuşturucu deneylerini anlatmaktadır. Şarkının adının baş harflerinin yan yana gelmesiyle oluşan LSD harfleri de bunu kanıtlamaktadır. Yıllar sonra bu soru kendisine yöneltildiğinde John Lennon, şarkıyı oğlunun gittiği anaokulundaki küçük bir kız çocuğunun çizdiği resimden etkilenerek yaptığını, ortada başka da bir şey olmadığını söyler. Aslında kanımca tam olarak da söylemek istediği (belki o da olaya bu şarkının içinde söz ettiği kaleidoscope gözlü kız gibi bakıyordu) şudur: Sadece bir şarkı yaptık, ve bunun bizim için ne ifade ettiğini değil sizin için ne ifade ettiğini sorgulayın. Bu örnekten de anlaşılabileceği gibi metin, yazarının masasından havalanıp, okurunun penceresine konduktan sonra nesnel deneyler dünyasını ardında bırakmış ve kendi dünyasına bir davetiye vermiş olur. İşte Ergun Kocabıyık’ın metinlerinde de okur her yeni satırda bir pusulayla karşılaşacak. Bu pusulanın her zaman kuzeyi göstermesi gibi bir amacı yok yazarın. Nesnel deneyler dünyasındaki kuzeyin, kurgusal metinler dünyasında hangi yöne denk düştüğünü kim merak eder ki? Yazar, kitabın adındaki çok anlamlılıktan başlayarak bir çoklu okumaya ve “kaybolacaksanız böyle bir dünyada kaybolun” demeye davet eden kitabında, kimi zaman durgun bir anın kendi içindeki deviniminde, kimi zaman ansiklopedik bir bilginin şaşırtıcı yorumlarında kimi zaman da kendisine/okura ayna tuttuğu coğrafyalarda gezdiriyor sözlerini. Bu anlamda Bal-Ayı üstünde uzun süre konuşulacak, şaşırtıcı yapısıyla kimilerini mutlu kimilerini tedirgin edecek bir kitap olarak çıkıyor karşımıza. Girişte John R.Searle’den yaptığım alıntı kimilerinin dikkatini çekmiş ve buradan yola çıkarak kurguların ciddiye alınmaması gerekliliğine inandığım sonucunu çıkarmış olabilirler. Ünlü dilbilimci Searle’in anlatmaya çalıştığı şeyin şu olduğuna inanıyorum: Eğer bir kurmaca metni nesnel dünyanın gerçekliği içinde ciddiye almaya kalkarsanız çiçekdürbünü sizin için mekanik bir aletten öteye geçemez. Yazıya bir kitabı yayına hazırlayan kişinin ruh halini anlatarak başlamamın nedeni ise, sözü Bal-Ayı’yla ilgili öznel yorumlarıma getirmekti. Sonra bunu yapmamın ne kadar büyük bir hata olacağını anladım. Çünkü tümüyle bana ait olan bir okuma başka bir okurda bambaşka bir şekilde vücut bulabilir. Yine de çocukluğumda gördüğüm ve ne olduğunu anlamadığım bir kuşun kimliğini öğrenmemi sağladığı için Ergun Kocabıyık’a bir kere daha teşekkür ediyorum: Meğer bana da Adamkuşu görünmüş.
  • Enver Ercan - İdil Önemli
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    734,00 KB
    Eser Türü: Kitap
    Âşık olmak çok kolay... Katil olmak da öyle... Ama âşık katil olmak hakikaten ayrıcalıklı bir durum.O kadınsız ya da erkeksiz hayatın bir anlamı olmadığına inanacaksnız, o sizin aynınızdayken içiniz içinize sığmayacak, onu düşünerek sokaklarda göğsünüzü gere gere dolaşıp odalara sığmayacaksınız, fakat bir vakit gelecek, gözünüzü kırpmadan onun canını alarak bu dünyada kendinizi yapayalnız bırakacaksınız.‘Aşık Katiller Antolojisi adını verdiğimiz bu kitapta bu soruya tam 20 yanıt bulabilirsiniz. Ama küçük bir de uyarımız var; kitabın sayfalarını çevirirken lütfen dikkatli olun. Her okur, eh bir de sırılsıklam âşıksa, hiç ummadığı bir anda kazaya kurban gitme riskini sürekli içinde taşır çünkü...
  • Emre Kongar
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    390,93 KB
    Eser Türü: Kitap
    Kitabın ilk baskısının üzerinden geçen zaman zarfında hem ele alınan konular açısından yeni gelişmeler yaşandı, ayrıca ele alınıp irdelenmesi gereken yeni konular ortaya çıktı. Bu nedenle, kitaba sekiz bölüm daha eklendi: İslam ve demokrasi bağdaşır mı?; 17-25 Aralık 2013’te ne oldu?; Türkiye haydut devlet mi?; Charlie Hebdo ve Paris olayları nedir?; Dersim’de ne oldu?; Gezi Ruhu nedir?; 100. yılında Ermeni sorunu ve Perinçek’in zaferi ne anlama geliyor?; Egemen ahlak nedir?
  • Emine Özkan Şenlikoğlu
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    987,00 KB
    Eser Türü: Kitap
    Küçükken bir gün peşime köpekler düşmüştü, köpeklerden kaçarken ayağım kaydı, düştüm. Bana dediler ki: "Merak etme büyüyünce unutursun." Büyüdüm ama unutmadım. Çünkü köpekler hala peşimdeler.
  • Cengiz Erengil
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    443,00 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Burak Eldem
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1,41 MB
    Eser Türü: Kitap
    Üzerinde yaşadığımız gezegenin uzak geçmişine ve insan uygarlığının başlangıç aşamalarına ilişkin çok eski kayıt ve bilgileri içeren, gizemli bir "kitap koleksiyonu" düşünün; elinde bulundurana güç, prestij, hatta iktidar sağlayan, eşsiz ve paha biçilmez bir belge hazinesi. Ardından, çok az insanın orijinalini görme şansını elde ettiği, bu oldukça özel koleksiyonu binyıllar boyunca gözü gibi saklayarak elinde bulunduran ve içindeki bilgilerden aldığı güç ve öngörüler yardımıyla dünyayı değiştirmeye uğraşan, insanlık tarihinin en eski "misyon örgütü"nü gözlerinizin önüne getirmeye çalışın. İşte Burak Eldem’in yeni kitabı "Fraternis", bu gizemli bilgi kaynağının ve onun koruyuculuğunu üstlenmiş insanlarca oluşturulan "eski ideal"in, günümüzden beş bin yıl önceye dek uzanan izlerini sürüyor; bu oldukça uzun soluklu misyon hareketinin serüvenini, inişleri, çıkışları ve sakladığı "gizemleriyle" birlikte mercek altına alıyor. "Ana Tanrıça" kültünün egemen olduğu binyıllar boyunca saygınlığını koruyan "bilge kadın" geleneğinin, ataerkil ilişkilerin güçlenmesi ve sınıflı toplumun doğuşundan itibaren yaşadığı zorlu süreci ve bir yandan ayakta kalmaya ve elindeki bilgiyi korumaya çalışırken, bir yandan da dünyayı değiştirme yolunda verdiği mücadeleyi buluyoruz "Fraternis"te. Kitap, her ayrıntının üzerinde titizlikle durarak, Çatalhöyük’ten Frigya’ya, Eski Yunan’dan Roma Cumhuriyeti’ne, Haçlı Seferleri’nden Avrupa’nın burjuva devrimlerine ve nihayet günümüzün "küresel kapitalizmi"ne dek, iki farklı tarihi, birbirine paralel olarak izleyip bağlantıları gözler önüne seriyor: Hırs, bencillik, açgözlülük ve bireysel tutkular üzerine kurulmuş sınıflı toplum yapısının evrimiyle birlikte, "bildiğimiz" uygarlık tarihi ve sabırla, inançla, her türlü yönteme başvurarak onu değiştirmeye, "yanlış gidişi düzeltmeye" çalışan, bu en eski "misyon örgütü"nün bilinmeyen, gizli tarihi. Bu uzun ve renkli yolculuk, gizemli Sibyl geleneğinden Pythagoras Kardeşliği’ne; Roma Cumhuriyeti’nin öncülerinden Mithra tapınaklarına; ezoterik kültler ve Hermetik gruplardan Cathar ve Bogomil hareketlerine; Tapınak Şövalyeleri’nden Alumbrados, Gül-Haç ve Mason localarına; İlluminati’den Fransız Devrimi ve Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na, nihayet günümüzün küresel kapitalizminin efendilerince empoze edilen postmodern "Yeni Dünya Düzeni"ne dek uzanıyor. "Masonluğun uzak geçmişi üzerine, Masonların bilmedikleri" diye özetliyor Burak Eldem "Fraternis"i. Kitap, 2003’te yayımlanan "2012: Marduk’la Randevu"nun ardından, yazarın "Saklı Tarih" adını verdiği üçlemenin ikinci adımını oluşturuyor ve her yönüyle ilk kitabın devamı ve tamamlayıcısı niteliğini taşıyor.
  • Doç. Dr. Bilal Eryılmaz
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1,29 MB
    Eser Türü: Kitap
    Osmanlı Yönetimi ile gayrimüslim topluluklar arasındaki ilişkilerin gelişme seyrini inceleyen bu çalışmada gayrimüslimlerin statüsü ile hakları genel hatlarıyla ortaya konulmuştur. Gayrimüslimlerin kamu yönetimindeki durumları, nüfusları, Gülhane Hatt- ı Hümayunu’nun meydana getirdiği değişimlerin sonuçlarını ve Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e uzanan süreç eserde ele alınmaktadır.

Sayfalar