bu kitap, deyim yerindeyse, bir vasiyetin yerine getirilmesidir. hiç kimse karl marx kadar, kendi -bir dereceye kadar bizim de diyebilirim- materyalist tarih irdelemesi sonuçlarıyla ilişki kurarak, morgan'ın araştırmalarından çıkan yargıları açıklamak ve bunların büyük önemini ortaya koymak istemezdi. gerçekten, morgan, marx'ın kırk yıl önce keşfetmiş bulunduğu materyalist tarih görüşünü, amerika'da, kendi alanında yeniden keşfetmiş ve bu durum, onu, barbarlık ile uygarlık arasındaki karşılaştırma konusunda, belli başlı noktalar üzerinde marx'la aynı sonuçlara varmaya götürmüştü. nedir ki, almanya'nın profesyonel iktisatçıları kapital'den sözetmemek için ne kadar direndilerse, ondan kopya çekmek için de o kadar büyük bir çaba göstermişlerdi. morgan'ın eski toplum'u karşısında, ingiltere'deki "tarih-öncesi" bilim sözcülerinin tutumu da başka türlü olmadı. benim bu çalışmam, yitip giden dostumun yapamadığı işin yerini, ancak güçsüz bir şekilde doldurabilir. bununla birlikte, marx'ın morgan'dan çıkardığı bol sayıda özet arasında bulunan eleştiri notları elimin altında. bu çalışmada, elden geldiğince, bu notları kullandım.
materyalist anlayışa göre, tarihte, egemen etken, sonunda, maddî yaşamın üretimi ve yeniden-üretimidir. ama bu üretim, ikili bir özlüğe sahiptir. bir yandan, yaşam araçlarının, beslenmeye, giyinmeye, barınmaya yarayan nesnelerin, ve bunların gerektirdiği aletlerin üretimi; öbür yandan bizzat insanların-üretimi, türün üremesi. belirli bir tarihsel dönem ve belirli bir ülkedeki insanların içinde yaşadıkları toplumsal kurumlar, bu iki türlü üretim tarafından, bir yandan emeğin öbür yandan da ailenin erişmiş bulunduğu gelişme aşaması tarafından belirlenir. emeğin erişmiş bulunduğu gelişme aşaması ne kadar düşük, toplam emek ürünü ve bunun sonucu, toplumun sahip bulunduğu servet ne kadar az ise, kan bağının ağır basan etkisi, toplumsal düzen üzerinde o kadar çok belirleyici görünür. ama kan bağına dayanan bu toplumsal yapı çerçevesinde, emek üretkenliği